Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10511 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3547 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KDZ.EREĞLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/11/2013NUMARASI : 2012/426-2013/319Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili; tarafların boşanmadan önce geliri çok yüksek olan kuaför dükkanını ortak kây payı ile birlikte çalıştırdıklarını, boşandıktan sonra davalının müvekkilinin payına düşen kârı -iki yıldır- ödemediğini öne sürerek, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak üzere, biriken 10.000 TL kâr payının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; davacı ile aralarında adi ortaklığın söz konusu olduğunu, davacının ortaklığın feshi ve tasfiyesini dava etmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; vergi kayıtları ve tüm dosya kapsamından ortaklığın zarar ettiği, zarar eden ortaklıkta kâr dağıtımının mümkün olamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.HMK 266.maddesi hükmüne göre; çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.Somut olayda; taraflar arasında adi ortaklık kurulduğuna ilişkin ihtilaf bulunmamaktadır. Yargılama sırasında, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilmiştir. Adi ortaklıktan kaynaklanan kay payı bedelinin belirlenmesi hakimin hukuki bilgisi ve genel hayat tecrübelerine göre değerlendirebileceği bir konu olmayıp, uzman bilirkişi incelemesini gerektiren teknik bir konudur. Mahkemece; bu konularda HMK 266 ve devam eden maddeleri uyarınca uzman bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak rapor alınması gerekir. Öte yandan, dava konusu sözleşme, BK.'nun 520 (TBK 620) ve devamı maddelerinde düzenlenen "Adi Ortaklık Sözleşmesi" niteliğinde olup; mahkemece, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerine göre inceleme ve araştırma yapılmalıdır. Hal böyle olunca; mahkemece, öncelikle dosyanın uzman bilirkişiye verilerek, davacının davalı taraftan isteyebileceği bedelin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddeleri hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.