Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10504 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4851 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı ... geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı ve vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için 18.06.2013 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar dava dilekçesinde, daha önce geçirdikleri trafik kazası nedeniyle dava dışı 3.kişiye karşı tazminat davası açmak amacıyla davalı avukatı vekil tayin ettiklerini, aralarında sözlü anlaşma yapıldığını, maddi tazminat davasının kabul edildiğini, davalının ilamlı icra sırasında karşı taraf ile anlaşarak, düşük miktar aldığını ve hemen kendilerine ödeme yapmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 4.500 TL tazminatın tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında, karşı taraf ile sulh olunan miktarın icra dosyasındaki miktardan daha az olmadığını beyan etmiş, süresinde zamanaşımı def'inde bulunmuştur.Mahkemece; davacıların sebepsiz zenginleşme nedeniyle taleplerinin 1 yıllık zamanaşımına uğradığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacılar temyiz etmiştir.HUMK'nun 4.maddesinde "Alacağın bir kısmı dava olundukta, eğer son kısım ise, mahkemenin vazifesini tayinde müddeabihin kıymetine bakılır. Son kısım olmadığı ve alacağın tamamı da münazaalı olduğu takdirde alacağın tamamı nazarı itibare alınır." hükmü getirilmiştir.Davada, davacıların vekalet akdinden kaynaklanan ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 4.500 TL tazminat talep edilmektedir.Davacıların talebi, alacağın bir kısmı olup, son kısmı olmadığından, alacağın tamamına göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir.Görev kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmelidir. Davanın 07.01.2011 tarihinde açıldığı anlaşıldığına göre görevli mahkeme 1086 sayılı HUMK'nun 4.maddesi gereğince tayin edilmelidir.Bu durumda, mahkemece; alacağın tamamı yönünden müddeabihin belirlenmesi için davacıdan delilleri sorularak, gerekirse bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle öncelikle görevli mahkemenin tesbit edilmesi gerekir. Görev ile ilgili araştırma yapılmadan ve görevli mahkeme tayin edilmeden davanın esası hakkında yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.Ayrıca, davada vekalet akdine dayanılarak tazminat talep edildiğine göre, zamanaşımının BK'nun 126/4.maddesi (TBK'nun 147/5.maddesi) gereğince 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu düşünülmeden, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanarak 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle davanın reddine ilişkin hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.