MAHKEMESİ : ALAÇAM ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 26/03/2015NUMARASI : 2014/304-2015/111Taraflar arasındaki yardım nafakasının yükseltilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın yetki yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkili lehine hüküm altına alınmış olan aylık 500 TL yardım nafakasının yetersiz kaldığını ileri sürerek; nafakanın 500 TL'den 900 TL'ye yükseltilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın müvekkilinin yerleşim yerinde açılması gerekirken, davacının dahi gerçek yerleşim yeri olmayan yerde açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; genel yetki kuralları çerçevesinde açılan davada, yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri mahkemesi ile TMK'nun 177. maddesi uyarınca nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi olduğu, bu itibarla davacı tarafın söz konusu nafaka arttırım davasını davalının yerleşim yeri mahkemesinde veya nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesinde açması gerektiğinden bahisle; dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, kararın kesinleşmesinden sonra istem halinde dava dosyasının yetkili ve görevli Sivas Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine veya İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, yardım nafakasının yükseltilmesi istemine ilişkindir(TMK. md 364).TMK'nun 365/6. maddesine göre; yardım nafakasına dair davalarda yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Madde metninden de anlaşıldığı üzere, anılan yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin (kesin) değildir. Yetkinin kamu düzenine ilişkin (kesin) olmadığı davalarda, yetki itirazının, ilk itiraz olarak cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir(HMK. md 19/2). Somut olayda; davalı tarafın yetki itirazını içeren cevap dilekçesi, HMK'nun 317/2 maddesinde öngörülen iki haftalık cevap süresinden sonra verilmiş olup, davacı tarafın itirazı üzerine mahkemece, 04.12.2014 tarihli celsede (cevap dilekçesinin süresinden sonra verilmiş olması nedeniyle) yetki itirazının reddine karar verilmiştir. Kaldı ki, yetki itirazında bulunan davalı taraf, dilekçesinde yetkili mahkemeyi de bildirmemiştir.Bu durumda, mahkemece; HMK'nun 19/4 maddesi uyarınca, davalı tarafın, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmaması nedeniyle davaya bakmaya yetkili hâle gelindiği gözetilerek, davanın esasının incelenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yetki itirazının reddine ilişkin ara kararından dönülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Kabule göre de; mahkemece verilen yetkisizlik kararında, yetkili mahkeme olarak birden fazla yer mahkemesinin (ve görevli mahkeme olarak asliye hukuk mahkemesinin) gösterilmiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.