Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10448 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10466 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 3.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ(KAPATILAN KADIKÖY 3.AS.TİC.MAH.)TARİHİ : 19/09/2012NUMARASI : 2003/1050-2012/987Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalıcılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı, A.. A.Ş, davalı ile arasındaki ortaklık sözleşmesi gereğince, kendisi tarafından işletilen özel hastahanede davalının kardiyoloji bölümünü kurup işlettiğini, daha sonra hastahanenin alt kiracı olarak diğer davacı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfına kiralandığını, davalının yükümlendiği hizmeti durdurarak sözleşmeyi tek taraflı olarak 15.11.2002 tarihinde fesih etmesi nedeniyle,davacının ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan gelirden yoksun kaldığı gibi işgali altında bulundurduğu yeri boşaltmayarak elinde tutmak suretiyle davacıların buradan elde etmesi gereken muhtemel geliri de engellediği gerekçesiyle şimdilik 150.000 TL gelir kaybının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili cevabında;davacıların sözleşmede belirtilen şartlara aykırı davranışları nedeniyle 15.11.2002 tarihinden itibaren zorunlu olarak verilen hizmetin durdurulduğunu, davacı tarafın gelir kaybına uğradığı iddiasının yersiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; kesin hükümle sonuçlanması beklenen mahkemenin 2003/915 E. (Yeni 2009/686 E.) sayılı dosyasındaki 13.Hukuk Dairesinin 16.02.2009 tarih ve 2008/14208 E., 2009/1745 K.sayılı bozma ilamında davalının davacı tarafa işi durdurduklarına ilişkin gönderdiği ihtarın ortaklığın feshine ilişkin olmayıp işi durdurma beyanı olduğu, dolayısıyla davacı tarafın bu beyanı fesih iradesi olarak kabul edip, feshi kendisinin de kabul ettiğini bildirmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı ortada geçerli bir fesih bulunmadığı, adi ortaklık feshedilmediğinden davalının fuzuli şagil durumunda da olmadığı dolayısıyla davacının ecrimisil talebinde bulunamayacağının belirtildiği bu nedenle davacının taleplerinden birisi ni oluşturan davalının işyerini boşaltmamasından kaynaklı olarak elde edemediği geliri talep etme imkanının mevcut olmadığı,yine kesin hükümle sonuçlanması beklenen dosyadaki Yargıtay bozma ilamında davalının işi durdurması, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye aykırı davranış olmakla birlikte davacının sözleşmeyi feshettiğine dair herhangi bir beyanı bulunmadığından,sözleşmeye aykırılık nedeni ile davacının sözleşmeyi feshi söz konusu olmayacağı, devam eden ortaklık ilişkisinde davacının yoksun kaldığı karı talep etme imkanının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin davalının işyerini boşaltmamasından kaynaklı olarak elde edemediği gelir kaybına ilişkin mahkemece verilen red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Ancak; mahkemece;yukarıda belirtilen 13.Hukuk Dairesinin 16.02.2009 tarih ve 2008/14208 E., 2009/1745 K.sayılı bozma ilamı dayanak yapılmak suretiyle devam eden ortaklık ilişkisinde davacının yoksun kaldığı karı talep etme imkanının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere, davalının ortaklık akdine konu hastaneden dava açılmadan evvel ayrıldığı bu suretle, taraflar arasındaki ortaklık akdinin fiilen sona erdiği anlaşılmaktadır.Bu durumda mahkemece, adi ortaklık ilişkisinin fiilen sona erdiği başka bir deyişle davalının ortaklık akdine konu hastaneden ayrıldığı 20/06/2003 tarihi ile iş bu davanın açıldığı 15/09/2003 tarihi arasında, ortaklık akdinin fiilen sona erdirilmesi nedeniyle varsa davacının uğradığı gelir kaybının hesap edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken,yanılgılı değerlendirme devam eden ortaklık ilişkisinde davacının yoksun kaldığı kârı talep etme imkanının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.