Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10440 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6719 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili kurumun, (kamulaştırma bedeliyle ilgili) mahkeme ilamına dayanılarak ... 19.İcra Müdürlüğü dosyasında başlatılan icra takibinde, fazla faiz ödedikleri gerekçesiyle şikayette bulunduğunu; ... 3.İcra Hakimliğinin, şikayeti kısmen kabul ederek, kararın 28.06.2010 tarihinde kesinleştiğini; oysa, ... 19. İcra Müdürlüğünün 2003/415 sayılı dosyasına 22.04.2008 tarihine kadar işlemiş faiziyle birlikte 17.555,87 TL borçları bulunduğu halde, bilirkişi raporunda hesap edilen 40.256,49 TL olarak kabul edildiğini ve kararın bu şekilde kesinleştiğini; kesinleşen mahkeme kararını kabul etmediklerini, zira Anayasanın 46/son maddesine göre hesaplanacak faiz miktarının 137.366 TL olması gerektiğini, takip miktarının ise 153.353 TL olarak kabul edildiğini, orada 22.700,62 TL fark oluştuğunu ileri sürerek; bu miktar borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalıların bir kısmı, zamanaşımı definde bulunmuş, esası bakımından da; davanın reddini istemişlerdir.... 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/190 Esas sayılı aynı konudaki dava dosyası da iş bu dosya ile birleştirilmiştir.Mahkemece; "Toplanan kanıtlara dosyadan oluşan kanaate göre de davacı bakanlığın kesinleşmiş tezyidi bedel borçlusu olarak davalıların bu bedelin tahsiline yönelik ... 19.İcra Müdürlüğünün 2003/415 sayılı dosyasında takibin daha az olması gerekirken faizlerin yanlış hesaplanarak 153.353,52 TL üzerinden talep ettikleri, davacı bakanlığın kısmi ödemede bulunması üzerine yapılan ihtar sonucu icra memurunun işleyen faizi kademeli olarak hesaplanması gerekirken, %84 üzerinden tümden hesapladığı, yapılan itiraz üzerine ... 3.İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/1137 sayılı dosyasında bilirkişinin yanlış hesaplama yaptığı buna dair verilen kararın Yargıtay 12.Hukuk Dairesince de onandığı ve bu nedenle kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Ortada kesin hüküm bulunduğundan davacının menfi tespit yoluyla talep de bulunduğu görülmüşse de, tarafların aynı kişiler olması nedeni ile kesin hükmün her iki tarafı da bağlayacağı" gerekçesiyle yerinde görülmeyen her iki davanın (asıl ve birleşen davanın) reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Mahkemece; yukarıda belirtildiği gibi, davanın tarafları ve konusu aynı olduğundan, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; İcra Mahkemesinin takip hukukuna ilişkin kararları (özellikle itirazın kaldırılması talebinin ve şikayetin kabul veya reddine ilişkin kararları), kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez.Davacı, icra dosyasında faiz hesabının yanlış yapıldığını ileri sürerek, menfi tesbit davası açmıştır. O halde, mahkemece; bu husustaki taraf delilleri toplanıp, işin esası incelenerek, oluşacak sonuç doğrultusunda bir hüküm kurulmalıdır. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.