MAHKEMESİ : KIRIKHAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/09/2014NUMARASI : 2013/746-2014/391Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, müvekkillerinin oğlu Ş... Ö...'in olay günü Ziraat Bankasının hizmet binasının onarım işinde çalışırken, binaya yakın geçen davalı şirkete ait elektrik tellerine çarpılarak vefat ettiğini, davalı şirketin üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirmeyerek, emniyet ve güvenlik tedbirlerini almaması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, davacıların oğullarının ölümü nedeniyle duydukları acının hafifletilmesi amacıyla ayrı ayrı 25.000,00'er TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı kurum vekili, davacı tarafın, aynı olayla ilgili maddi tazminat davasını Kırıkhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/666 Esas sayılı dosyasında, ayrı bir dava olarak açtıklarını, her iki davanın konusunun, taraflarının aynı olduğunu, bu nedenle davaların birleştirilerek görülmesini, talep etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile her bir davacı için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 3. Hukuk Dairesince; Kural olarak, bir davada hüküm verilmesi, başka bir davada incelenmekte ve kesin olarak karara bağlanacak olan bir hukuki durumun mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise, mahkeme o davanın sonuçlanmasını beklemek üzere yargılamayı erteleyebilir. Davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde iki dava arasında bağlantı var sayılır ve biri diğeri için bekletici mesele yapılır.Somut olayda aynı olayla ilgili olarak, davacılar vekili tarafından, davalı kurum aleyhine maddi tazminat davası açıldığı, dosyanın Yargıtayda temyiz aşamasında olduğu, henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.Mahkemece; aynı olayla ilgili, aynı taraflar arasında daha önce açılmış olan ve Kırıkhan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/666 Esasında görülmekte olan dava dosyasının bekletici mesele yapılarak, orada verilip kesinleşecek olan karar doğrultusunda bu dava dosyasında da bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.Mahkemece Yargıtay Bozma İlamına uyulmuş, Kırıkhan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/666 esas sayılı dava dosyasının kesinleşmesi beklenmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı M.. Ö.. yararına 17.500,00 TL manevi tazminatın, davacı S.. Ö.. yararına 17.500,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden (31.10.2007) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, mahkemenin 09.02.2012 tarihli kararı ile, davacıların her biri lehine 10.000,00'er TL manevi tazminata hükmedildiği, bu kararın davalı vekilinin temyizi üzerine bozulduğu, mahkemenin Yargıtay Bozma İlamı sonrası verdiği 02.09.2014 tarihli karar ile, davacıların her biri lehine 17.500,00'er TL manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır.Kural olarak, bozma kararına uyulmakla; orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan, bozma kararı dışında kalan yönler ise kesinleşir.Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay'ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.Mahkemece, Bozma ilamı öncesi davacıların her biri lehine hükmedilen 10.000,00'er TL manevi tazminat miktarları dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, davalının usuli kazanılmış hakkı dikkate alınmadan her bir davacı lehine 17.500,00'er TL manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.