MAHKEMESİ : KONYA 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/04/2013NUMARASI : 2009/97-2013/326Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; davalının, kardeşleriyle ortak arsasını arsa karşılığı kat yapımı sözleşmesi ile dava dışı konut yapı kooperatifine verdiğini, karşılığında almayı düşündüğü bağımsız bölümlerden bir adet dubleks daireyi, müvekkiline 27.08.2004 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi ile 21.000 Euro bedelle sattığını, satım bedelini tamamen ve nakden müvekkilinden aldığını ve satıma konu daireyi 08.08.2006 tarihinde teslim etmeyi ve tapusunu vermeyi taahhüt ettiğini, satıma konu daireyi sözleşmede kararlaştırılan 08.08.2006 tarihinde teslim etmez yada geç teslim ederse, bu tarihten itibaren aylık 150 Euro kira parasını ve aynı şekilde dairenin kararlaştırılan tarihte ve vasıfları sözleşmede belirtildiği şekilde teslim edilmez ve tapusu çıkarılmaz ise satım bedelinin %50 oranında farkı olan 10.500 Euro cezayı da ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalının daireyi 08.08.2006 tarihinde teslim etmediğini ve tapusunu da vermediğini ileri sürerek müvekkilinin ödemiş olduğu satım bedeli 21.000 Euro ile 10.500 Euro ceza bedeli ve 30 aylık kira alacağı 4.500 Euro olmak üzere toplam 36.000 Euro'nun sözleme ve ödeme tarihi olan 27.08.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı beyanında; dava konusu el ile yazılı sözleşmeyi kendisinin yazmadığını, ancak A.. Ö.. olarak atılı imzanın kendisine ait olduğunu, imzayı kendisinin attığını ancak bu sözleşmede davacıya kendi arsasını sattığına dair herhangi bir iradesinin olmadığını, kendisinin satılacak yeri olmadığını, satılan arsanın ölen kardeşi M.. Ö..'ya ait olduğunu, kendisinin ismini silip M.. Ö..yazacaklarını söylediklerini, ancak ismini silmediklerini, sözleşmeyi yazanı bilmediğini, ancak emlakçıda yazılmış olduğunu, kendisini şahit olarak çağırdıklarını, sözleşmenin üst kısmında A.. Ö.. yazdığını, kendisinin isminin silinerek M.. Ö.. yazılmasını istediğini, çünkü kendisinin satılacak arsası olmadığını, daha önce sattığını, sözleşmede belirtildiği gibi 21.000 Euro'yu kesinlikle davacıdan almadığını, paranın ödenmiş ise kardeşi M..Ö..'ya ödendiğini, daire satmadığını, A.. Ö.. isminin üzerine atılı imzanın kardeşi M.. Ö..'ya ait olduğunu, imzası yanına kardeşinin hakkından feragat ediyorum yazacağına refakat ediyorum şeklinde yanlış yazdığını, babasından intikal eden yerleri kardeşi M.. Ö.. 'nun ölmeden önce bu sözleşme ile davacıya sattığını, kendisinin bu sözleşmede satıcı olmadığını, satıcının M.. Ö.. olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; ''...davacı tarafça mahkememizin 18.04.2013 tarihli son oturumunda ibraz edilen ve bono niteliğine haiz olmayan adi senette M.. Ö.. tarafından davacıya 27.08.2004 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi başlıklı sözleşmenin 4. maddesi gereğince kararlaştırılan satıcı alıcıya bu satıştan dolayı 21.000 Euro açık tarihli senet verilmiştir, ibareli sözleşme klozuna göre satıcının M.. Ö.. alıcının ise davacı olduğu anlaşıldığı...'' gerekçesi ile husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava taraflar arasında düzenlendiği iddia edilen harici satış sözleşmesinden kaynaklanan ve sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamındaki alacak ve sözleşme gereği cezai şart talebi istemine ilişkindir.Dava konusu 27.08.2004 tarihli el yazılı sözleşme incelendiğinde, davacının alıcı olduğu, satıcı olarak davalı ve dava dışı M.. Ö.. isimlerinin yer aldığı, davalı A.. Ö.. ismi yanında yer alan imzası üzerinde refakat ediyorum ibaresinin bulunduğu (söz konusu ibare ile imzanın davalıya ait olduğunun davalı beyanından anlaşıldığı), sözleşmenin her sayfasında da davalı ve M.. Ö.. 'nun imzasının bulunduğu, sözleşmenin 1.maddesinde 21.000 Euro satış bedelinin satıcı olarak (davalı) A.. Ö..'ya peşin olarak ödendiği, 4.maddesinde satıcının alıcıya bu satıştan dolayı (21.000 Euro) açık tarihli senet verdiğinin belirtildiği görülmüştür.Davacı tarafından keşidecisi M.. Ö.. olan 21.000 Euro bedelli keşide ve vade tarihi olmayan senet verildiği görülmüştür.Dava konusu sözleşmede satıcı olarak yer alan dava dışı M.. Ö..'nun sözleşme kapsamında davacıya açık tarihli senet vermiş olması, taraflar arasında düzenlenen 27.08.2004 tarihli harici satış sözleşmesinde ismi ve imzası olan davalı A.. Ö..'nun da satıcı olduğu hususuna engel değildir.Hal böyle olunca; dava konusu 27.08.2004 tarihli harici satış sözleşmesi ile verdiğini geri isteyen davacının, davaya konu satış sözleşmesinde satıcı olarak ismi ve imzası yer alan, içeriğinde de satış bedelinin kendisine ödendiği belirtilen davalı A.. Ö..'nun sözleşme kapsamında satıcı olduğu ve bu nedenle kendisine husumet yöneltilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Buna göre; mahkemece, işin esasına girilerek sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.