Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10349 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21174 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/02/2014NUMARASI : 2013/801-2014/130Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 14.10.2014 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ve vekili gelmedi. Karşı taraf davacı M.. E.. vekili Av.Y...E.. K... geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra nevakısın giderilmesi bakımından dosya mahalline geri çevrilmiş, bu kez yeniden gelmekle; belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların müşterek murisinin 05.11.1982 tarihli vasiyetnameyle davacı lehine muayyen mal vasiyetinde bulunduğunu, murisin, vasiyetnameye konu taşınmazları, sağlığında sattığını, müvekkilinin taşınmazları satın aldığını, murisin ölümünden sonra davalıların, müvekkili aleyhine, muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası açtıklarını, mahkemece, 2004/36 E.; 2005/1304 K. sayılı ilamla, muris muvazaasının sabit görüldüğünü, müvekkilinin davaya konu taşınmazları dava dışı 3. kişilere satmış olması nedeniyle taşınmazların değerinin terekeye dönmesine karar verilerek, 331.369,474.350 TL (eski TL) tazminatın müvekkilinden tahsiline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, müvekkili aleyhine o dava ile hükmedilen tazminatın 185.326,00 TL'sinin aslında müvekkiline vasiyet edilen 6 adet taşınmaza ilişkin olduğunu, buna göre müvekkilinin davalılara 185.326,00 TL fazla ödeme yaptığını belirterek; 185.326,00 TL'nin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde; murisin vasiyetnameye konu ettiği taşınmazların satışı için davacının arkadaşı olan dava dışı 3. kişiye vekaletname verdiğini, bu kişinin vasiyetnameye konu tüm taşınmazları davacıya sattığını, müvekkillerinin vasiyetnamenin açılmasıyla kendilerine vasiyetnameyle bırakılan taşınmazların, murisin sağlığında davacıya satılıp, devredildiğini öğrendiklerini, bu nedenle de davacı aleyhine muris muvazaasına dayalı tapu iptal tescil davası açtıklarını, yargılama sırasında taşınmazın dava dışı kişilere satılması nedeniyle davanın tazminat davasına dönüştüğünü, o davada, davacının, vasiyetnameye konu taşınmazlardan 6 tanesinin kendisine vasiyet edildiğini savunmadığını, yalnızca muvazaanın olmadığını savunduğunu, mahkemece, müvekkillerinin davasının kabul edildiği, müvekkilleri lehine tazminata hükmedildiği, kararın kesinleştiği, ortada kesin hüküm bulunduğu, davacının o davaya ilişkin olarak talep ettiği yargılamanın yenilenmesi talebinin de reddedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece, davalıların açtığı muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescili davasının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, o davaya ilişkin olarak davacının talep ettiği yargılamanın yenilenmesi isteminin de reddedildiği, kararın kesinleştiği, dava konusu yapılan hususlara ilişkin olarak kesin hüküm bulunduğu, kesin hükmün, HMK'nın 114/i bendi gereğince res'en gözönünde tutulması gerektiği, diğer taraftan, muris muvazzası nedenine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemli davanın davalısı olan, eldeki dosyanın davacısının, kötüniyetli olduğunu, o davada, muris tarafından vekaletle kendisine yapılan devir ve temliklerin muvazaalı olmadığını iddia etmesine karşılık, bu kez o davaya dayanak taşınmazların vasiyetnameye dahil olduğunu belirttiği, davacının açıkça TMK'nın 2 ve 3.maddelerine aykırı davrandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin, 17.09.2013 tarih, 2013/9892 E.; 2013/12792 K. sayılı ilamıyla; her iki dosyanın dava sebepleri ve konularının farklı olduğu, iş bu davanın davacısının tapu iptal tescil dosyasında davalı, davalılarının ise davacı durumunda olduğu, bu durumda kesin hükmün varlığından sözedilerek davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, işin esasına girilerek, vasiyetnamenin geçerli olduğu da dikkate alınarak bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Bozma ilamına uyma kararı veren mahkemece, davanın kabulü ile 185.326,00 TL'nin 23.06.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalılar vekili tarafından, duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, 9.494.70 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 04.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.