MAHKEMESİ : EZİNE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/06/2012NUMARASI : 2008/231-2012/149Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; 09/07/2007 tarihinde orman yangını çıktığını, enerji nakil hattını taşıyan direklerde patlama olduğunu, Devlet ormanının zarar gördüğünü, ceza davası da açıldığını, bir çok masraf yapıldığını, fazlaya ilişkin hakların saklı olduğunu belirterek, 14.405.94 TL olay tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; periyodik bakım yapıldığını, gerilim hattında bir aksaklık varsa imalat hatasından olabileceğini, kısa devre olabileceğini, yangının ufak bir kıvılcımdan büyüyebileceğini, kusurun bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dava; elektrik enerjisi dağıtım hattından kaynaklanan yangın nedeniyle, orman idaresinin uğradığı maddi zararın tazminine ilişkin bulunmaktadır.Davalı şirket, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur. Bu sorumluluk türü tehlike sorumluluğu olarak da isimlendirilmekte olup, sorumluluk türlerinin en ağırını oluşturur. Burada tehlikeli nesne veya işletme ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir. Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır(Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15).Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; yangının, davalı şirkete ait olup, enerji nakil hattındaki tellerin kopması nedeniyle meydana geldiği; dolayısıyla davalı şirketin faaliyeti ile ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağının bulunduğu, davalı şirketin zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Ne var ki, zararın kapsamını tayinde davacı idarenin kusurunun olup olmadığının da araştırılıp, tartışılması gerekmektedir.3234 sayılı, Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 2/a maddesine göre “Orman kaynaklarını; ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel faydalarını dikkate alarak, bitki ve hayvan varlığı ile birlikte, ekosistem bütünlüğü içinde idare etmek, katılımcı ve çok amaçlı şekilde planlamak, usulsüz müdahalelere, tabii afetlere, yangınlara karşı korumak, muhtelif zararlıları ile mücadele etmek ve ettirmek, ormancılık karantina hizmetlerini yürütmek, geliştirmek, orman alanlarını ve ormanlara ilişkin hizmetleri artırmak, ormanları imar ve ıslah etmek, silvikültürel bakımını ve gençleştirmesini sağlamak” Genel Müdürlüğün asli görevi olarak sayılmıştır. Aynı yasanın 2/b maddesinde “Ormanların mülkiyeti ile ilgili iş ve işlemlerini, kadastrosunu, izin ve irtifak işlerini yürütmek de” görevleri arasındadır. Maddenin alt bentlerinde de diğer görev ve hizmetler sıralanmış bulunmaktadır.Buna paralel olarak, 6831 sayılı Orman Kanununun 75.maddesinde "Orman idaresi yangınları önlemek maksadiyle en çok beş yılda tahakkuk ettirilecek bir plan ve program dahilinde yangın emniyet yolları ve yangın kule ve kulübeleri yapmak ve bunları idare merkezlerine telli ve telsiz telefonla bağlamakla mükellef olduğu gibi yangın tehlikesinin fazla olduğu mıntakalarda yangın mevsimine munhasır olmak üzere lüzum gördüğü yerlerde ve yeter miktarda yangın söndürme alet ve malzemesini havi motorlu vasıtalarla teçhiz ve takviye edilmiş yangın ekipleri bulundurur. (Ek: 24/5/2000 - 4569/1 md.) Orman yangınlarını önleme ve orman yangınlarıyla mücadele harcamaları için Orman Genel Müdürlüğü Katma Bütçesine yeterli miktarda ödenek konulur."hükmüne yer verilmiştir.Bu bağlamda, durum değerlendirildiğinde; ormanları, yangınlara karşı korumak, davacı idarenin bizatihi asli görevidir. Bu nedenle, çıkan yangını en kısa sürede söndürmek, zararın büyümesini önlemek için her türlü tedbiri almak ve gereğini yapmak da idarenin görevidir. Bundan ayrı, yukarıda açıklanan yasa hükmünde ifade edildiği gibi, orman köylülerinin tarım yapma ve geçimlerini bu şekilde temin etme zorunluluğu gözetilerek, bu yönde ormanların dizayn edilmesi ve gerekli tedbirin alınması da davacı kurumun görevlerindendir.T.C.Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü Ege Ormanclık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Araştırma Bültenindeki büyük orman yangınlarının meteorolojik veriler ışığında incelenmesine ilişkin bilimsel çalışmasında;1985 ila 2006 yıllan arasında Türkiye'de çıkmış 46 adet büyük orman yangını öncelikle meteorolojik veriler daha sonra topografik kriterler ve yangın mücadelesi açısından incelenerek bu büyük yangınların davranışları arasında benzerlik olup olmadığı, hangi meteorolojik koşullarda oluştukları ve yangın ortalama ilerleme hızlarına ait bilgiler üretmek amaçlanmış.Sorgulama esnasında yangın davranışları incelenirken elde edilen yangın koordinatları Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Araştırma ve Bilgi İşlem Daire Başkanlığınca yangının olduğu gün grid değerinden; yangın başlama koordinatına ve başlama saatine en yakın noktadaki ilgili değeri (MSLP sıcaklık, rüzgar ve nem değerleri) tespit edilmiştir. Yangınların değerlendirilmesi için (topografik) kombine haritalar oluşturulmuştur. Yangınlara ait uydu görüntüleri de alınmış ve yangın başlama noktası ve ilerleme yönüne ve ilerleme zamanına göre yangının ortasından geçen Yangın Orta İlerleme Hattının enine kesiti, yükseklikleri ve eğimi hesaplanarak yangının kapladığı gerçek alanlar sayısallaştırılmıştır.Değişik faktörler açısından büyük orman yangınlarının genel kritiği incelemeye alınan 46 büyük orman yangını hakkında elde edilen veriler aşağıdaki başlıklar altında özetlenmiştir.Başlama saatlerine bakıldığında gün içerisinde nispi nemin en düşük, sıcaklığın da en yüksek olduğu öğle saatlerinde çıkması bilenen teorileri desteklemektedir. Ancak söz konusu saatlerde esen kuvvetli rüzgar ve rüzgar yönüne bakıldığında deniz yönünden gelen nemli hava kütlesinin sıcaklığının, bölgenin ekstrem sıcaklıkları kadar yüksek olmadığı görülmektedir. Yani büyüyen orman yangınlarında belirleyici birincil etmenin rüzgar hızı ve yönü, sonra nispi nem ve yüksek sıcaklık olduğu ortaya çıkmıştır.Rüzgar hızı açısından 3,0 m/sn ile 8,8 m/sn arasında esen rüzgarların büyük orman yangını oluşturabildikleri gözlenmiştir. Tüm yangınların ortalama rüzgar hızı değeri de 5,7 m/sn' dir. Rüzgar şiddetinin yanı sıra büyük orman yangınlarının sık sık çıktığı bölgelerdeki hakim rüzgar yönleri de mutlak surette dikkate alınmak suretiyle yangın mücadele planları bu yönde oluşturulmalıdır.Yüksek sıcaklık açısından 28,9°C ila 36,4°C dereceler arasında en çok büyük orman yangını oluşturabildikleri gözlenmiştir. Tüm yangınlar için ortalama yüksek sıcaklık değeride 32,7°C'dir.Nispi nem açısından büyük yangın tehlike endeksinin % 16 ile % 32 bağıl nem değerleri arasında en çok çıkmakta olduğu ve büyük orman yangını oluşturabildikleri gözlenmiştir. Tüm yangınlarda ortalama nispi nem değeri de % 28,07'dir. Bu çalışmada % 41 ila % 57 bağıl nem oranlarında da büyük orman yangınlarının çıkmış olduğu gözlenmiştir.Eğim açısından yangın tehlike endeksinin % 8 ile % 35 arasında eğim değerleri arasında oldukları ve büyük orman yangını oluşturabildikleri gözlenmiştir. Ortalama eğim değeri de (tüm yangınlar ortalaması) % 17'dir.Yangın çıkış tarihlerine göre büyük orman yangınlarının incelenmesi sonucu ülkemizde çıkan büyük orman yangınlarının % 77,20'si Temmuz-Ağustos aylarında çıkmış bulunmaktadır ve en kritik sezon olarak bu iki ayda çok dikkatli önlemler alınmalıdır.Sahile yakın bölgelerde çıkan büyük orman yangınları (ada ve yarımada yangınları): İncelenen tüm büyük yangınların % 61,42'sinin deniz etkisine açık ormanlık bölgelerde meydana geldiği gözlenmiştir. Bu denizsel etkili yangınların denize mesafeleri 515 km arasındadır.Karasal kökenli büyük orman yangınları (iç kesimlerde çıkan): İncelenen tüm büyük yangınların % 38,57'sinin deniz etkisine uzak karasal ormanlık bölgelerde meydana geldiği gözlenmiştir. Bu karasal etkili yangınların her ne kadar denizden uzak görülseler de iç kesimlerden denize doğru akan akarsu vadilerinde olduğu ve dolaylı olarak bu vadilerin rüzgar vd.meteorolojik koşullardan etkilendikleri görülmüştür.Enerji nakil hatlarına yakınlığına göreİncelenen tüm büyük yangınların % 27, 60'ının enerji nakil hatlarına yakın ormanlık bölgelerde meydana geldiği gözlenmiştir. Yangın başlama noktalarının yakınlarında 34,5 ve 15,4 KW' lık enerji nakil hatları bulunan ve dolaylı olarak ENH ile ilişkilendirilen bu yangınlardaki hangi meteorolojik koşullar ile yangın ilerleme hızları ilgili kurumlara daha sonraki araştırmalara ışık tutmak amacıyla çalışmada sunulmuştur.Meşcere tiplerinin (yanıcı tipi) yanma hızlarına göre :Meşcere tipleri genel yangın hızları değerlendirildiğinde genel büyük yangın ilerleme hızlarının saatte 3,96 ila 6,22 km/h arasında değiştiği, ortalama en hızlı büyük yangınların ab tipi genç meşcerelerde çıktığı, en düşük yangın hızının da d tipi yaşlı meşcerelerde çıktığı gözlenmiştir. Ortalama yangın hızı 4,768 km/h olan büyük yangınlarla mücadele çalışmalarında bu hızlara göre planlama yapılarak yeni mücadele stratejileri geliştirilmelidirBugüne kadar orman yangınlarına karşı etkin bir mücadele sürdüren OGM mevcut ekipleri ve mücadele imkanları ile her yönden yangın çıkabilme ihtimaline karşı sabit merkezi noktalarda bekleyip -yangın başlama haberi geldikten sonra- harekete geçmek durumunda olan bir eylem planı geliştirebilmiştir (Pasif Savunma Sistemi). Ancak bu yeni bilgiler ışığında bugüne kadar çıkmış büyük yangınların genel kritikleri doğrultusunda mevcut sistem ile yangınların büyüme riskini azaltma imkanı olamadığından AKTİF SAVUNMA SİSTEMİ'ne geçilmelidir.Bu yeni savunma stratejisinde bir gün önceden meteorolojik erken uyarı sistemi (MEUS) ile alınan bilgiler doğrultusunda ertesi gün yangın çıkma riski çok fazla olan Orman Bölge Müdürlüklerinde yangınlar başlamadan önce (!) yedek ekipleri ve önleyici ve caydırıcı olmak amacıyla hava devriyesi (helikopter veya keşif uçakları) çıkartması gerekmektedir.Çalışmadan görülebileceği üzere büyük yangınların ilk 1-2 saatinde yangın ana ilerlemesini gerçekleştirmektedir. Bu aşamadan sonra bölgeye aktarılan helikopterler yangının ilerleme ucundan ziyade yan hatlarda soğutma faaliyeti yaparken; hava araçlarının geldikleri diğer ormanlık bölgelerde de büyük hava gücü zafiyeti oluşmakta ve yeni yangınlar çıktığında mevcut tüm güçler büyük yangınlara kaydırıldığından daha büyük alanlar da kaybedilebilmektedir.Yangın büyüdükten sonra yangın bölgesine çağrılan tüm helikopterler zamanında varamadıkları ve aynı zamanda kaybedilen büyük ekonomik maliyetleri (milyon dolarlar) göz önüne alındığında, yangın öncesi önleyici yangın önleme-keşif uçuşları için mevcut helikopterlerden birinin tahsis edilmesinin çok daha ekonomik olacağı görülmektedir.Büyük yangın çıkma riski en fazla olan temmuz ve ağustos aylarında söz konusu bölgelere keşif ve önleyici destek amaçlı ek hava gücü (helikopter ve uçak) takviyesi yapılmalı ve özellikle bu iki ayda hava araçlarının sayısı arttırılmalıdır.Büyük orman yangınlarını önleyici tedbirler olarak en önemli husus yangın sezonu öncesi yangın emniyet şeritlerini temizlemek değil, ormanların sınırından veya içinden geçen küçük ve orta ölçekli ENH'nın altında kalan ormanlık alanların temizlenmesi olmalıdır.Yukarıda bilgiler ışığında somut olayımızda müterafik kusur hesaplanırken, davaya konu yangının hangi ölçekte bir yangın olduğu (küçük, orta, büyük) büyüyen orman yangınlarında belirleyici birincil etmenin rüzgar hızı ve yönü sonra nisbi nem ve yüksek sıcaklık olduğu bilimsel çalışmalarda belirtildiğine göre, olay günü rüzgarın hızı, bağıl nem oranı, davacı idarenin yangına müdahalesindeki etkin gücü gibi faktörler dikkate alınarak Uzman Bilirkişi Kurulu tarafından düzenlenecek rapor doğrultusunda karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş,HMK.nun 266 ve devamı maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir. Ancak, bilirkişi seçimi yapılırken düşüncesine başvurulacak kişi veya kişilerin özel ve teknik bilgilerinin yeterli olup olmadığı üzerinde durulması gerekir.Aynı ilkeler HUMK.nun 275. ve devamı maddelerinde de düzenlenmiştir.Somut olayda ise; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunu düzenleyen bilirkişilerin hepsi orman mühendisi olduğundan aralarında elektrik mühendisi bilirkişi bulunmadığından anılan kurul uyuşmazlığın doğru olarak tesbiti ve çözümlenmesi için gerekli uzmanlığa sahip değildir.Bu durumda mahkemece; önceki bilirkişilerden farklı ve konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulundan ( orman ve elektrik mühendislerinden oluşacak şekilde ) uyuşmazlık hakkında Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor aldırılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporunun esas alınması suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. BK. 43.maddesi hükmü gözetilerek tazminattan takdir olacak oranda indirim yapılmasının gerekip gerekmediğinin de teknik olarak belirlenmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.