MAHKEMESİ : ZONGULDAK 1. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 14/11/2013NUMARASI : 2013/209-2013/857Taraflar arasında görülen tedbir nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili, tarafların 26.06.1981 yılında evlendiklerini, iki tane müşterek çocukları olduğunu, davalının davacının ihtiyaçlarını karşılamadığını, davacının bazen annesinin evinde bazen de arkadaşının evinde kaldığını ileri sürerek, aylık 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, emekli olduğunu, aynı zamanda lokalde çalıştığını, davacının sürekli kredi kartı çıkarttırıp, sorumsuzca harcamalar yaptığını, ara sıra evi terkettiğini, sürekli davacının yaptığı borçları ödediğini, evi her terkettiğinde davacıyı gidip eve geri getirdiğini, davacının ayrı yaşamakta haklı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tedbir nafakası istemine ilişkindir.TMK’nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK md. 186/son). Somut olayda, tarafların 26.06.1981 tarihinde evlendikleri, müşterek iki çocuklarının bulunduğu, davacının ev hanımı olduğu, davalının emekli olduğu ve aylık gelirinin 1.350,00 TL olduğu, tarafların yaklaşık 1 yıldır ayrı yaşadığı anlaşılmaktadır. Davacı ayrı yaşamada haklı olduğunun, davalı da davacının ayrı yaşamakta haklı olmadığının ispatı hususunda tanık deliline başvurmuştur. Davacı tanığı olarak dinlenen davacının annesi, davalının davacı ile ilgilenmediğini, davacıya harçlık vermediğini beyan etmiştir.Davalı tanığı olarak dinlenen tarafların müşterek çocuğu 1982 doğumlu Erhan, annesinin sürekli borçlandığını, sürekli icralık olmalarına neden olduğunu, vaktinin çoğunu evin dışında geçirdiğini, babasının annesine ve kendisine baktığını, annesinin nafaka istemeye hakkı olmadığını, diğer davalı tanığı olan davalının arkadaşı C.. B.. ise, alınan beyanında davalının maddi açıdan sıkıştığını, kendi kredi kartını davalının kullanmasına izin verdiğini beyan etmiştir.TMK.nun 6.maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”Buna göre dosya kapsamı, taraf ve tanık beyanlarına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ayrı yaşamada haklı olduğu iddiasını ispat edemeyen davacı lehine davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.