Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10223 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4419 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : KAYSERİ 3. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 31/12/2013NUMARASI : 2013/104-2013/1139Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davanın davalılar R.. S.. ve Y.. S.. yönünden kabulüne, davalılar E.. K.. ve A.. K.. yönünden husumet nedeni ile reddine yönelik verilen hükmün, süresi içinde davalılardan R.. S.., Y.. S.., A.. K.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalı R.. S..'in boşandıklarını, boşanma kararının kesinleştiğini, tarafların evlendiklerinde aralarında çeyiz senedi düzenlediklerini, senedin davalı Y.. S.. tarafından taraf sıfatı ile diğer davalılar A.. K.. ve E.. K... tarafından da kefil olarak imzalandığını, tarafların boşanmasından sonra, çeyiz senedinde yazılı ziynet ve diğer eşyaların müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin daha önce bir kısım ziynet eşyaları ile ilgili Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 2012/933 E. sayılı dosyasında açtığı davanın derdest olduğunu, ve o davadaki talepleri dışında kalan eşyaları talep ettiklerini ileri sürerek, çeyiz senedinde mevcut olan eşyalar ile ziynet eşyalarının aynen iadesine mümkün olmadığı takdirde 13.500 TL bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş,ıslah ile talebini 44.533 TL'ye yükseltmiştir.Davalılar R.. S.., A.. K.. ve Y.. S.. vekili dilekçesinde; davacının aynı senede dayanarak açtığı Kayseri 3. Aile Mahkemesine 2012/933 Esas sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde ,çeyiz senedinde yazılı olan kalemler yönünden, müvekkillerinde kalanların adet ve cinsinin açıkça belirtildiğini, davacının eldeki davada tamamen kötüniyetli olduğunu, talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının daha önce kendisine ait şahsi eşyaları ile birlikte ziynet eşyalarını da alarak polis eşliğinde müşterek haneden ayrıldığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı E... K... dilekçesinde; davacı tarafından isnat edilen çeyiz senedine tanık sıfatıyla imza attığını, bu nedenle kurulan sözleşmeye bağlı olmadığını, bu nedenlerle kendi yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; ''...davacıya evlenirken çeyiz senedinde belirtilen ziynet eşyası ve diğer eşyaların hediye edildiği, başlangıçtan beri davacı ile davalılardan R.. S.. ve Y.. S..'in aynı evde yaşadıkları, daha sonra aileler arasında çıkan tartışma sırasında davacının hiç bir eşyasını alamadan evden ayrılmak zorunda kaldığı, karakoldan sonra koca evine geri dönmediği anlaşıldığı,...Her ne kadar çeyiz senedinde imzası bulunan diğer davalılar E... K... ve A.. K.. hakkında da dava açılmış ise de bu kişilerin düğünde bulunmaları sebebiyle içinde bulundukları ortam gereği senede imza atmak zorunda kaldıkları, davacı ile hiç bir şekilde aynı evi paylaşmadıkları ve bu eşyaların bu kişiler tarafından hediye edilmediği anlaşıldığı'' gerekçesiyle;Davanın, davalı E.. K.. ve A... R... K... yönünden husumet nedeni ile reddine,Davalılar Y.. S.. ve R.. S.. yönünden davanın kabulüne, davalılar Yusuf ve Ramazan'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalıdan R.. S.., Y.. S.., A.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılar vekilinin aşağıda belirtilen hususlar dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.Hayatın olağan akışına göre olağan olan, ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının, davalı tarafın zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, davacı kadının ispatlaması gerekir.Somut olayda, Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 2012/933 E. sayılı dosyasında ziynet eşyalarının iadesine yönelik açılan alacak davasındaki dilekçesinde; müvekkiline ait olan, davalılar tarafından el konulan ve kendilerinde kalan ziynet eşyalarının adedi ve cinsi yazılarak, davalılardan ziynet eşyalarının aynen, mümkün olmadığı takdirde 20.000 TL bedeli istenmiş, mahkemenin 05.09.2013 tarih ve 2013/758 K. sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, Dairemizin 28.01.2014 gün ve 2013/18185 E. 2014/1107 K. sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği görülmüştür.Buna göre; özellikle davacının Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 2012/933 E. sayılı dosyasındaki beyanı, davalılar tarafından el konulan ve kendilerinde kalan- değerlendirildiğinde, davacının, o davada davalılar nezdinde hangi ziynet eşyalarının kaldığını açıkça belirttiği, o davada talep edilen ziynet eşyalarına ilişkin davanın kabulüne karar verildiği de nazara alınarak, ziynet eşyalarına yönelik temyize konu davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir.Bundan ayrı, davalılardan A.. K.. yargılamada kendisini vekille temsil ettirmiş olmasına ve bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesine rağmen, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da usul ve yasaya uygun görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.