Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10205 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5521 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(TÜKETİCİ) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı vekili Av. ... ile aleyhine temyiz olunan davacı vekili Av. ... geldi. Gelen taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin karara bağlanması için belirlenen güne dosyanın bırakılması uygun görüldü. Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili; abonelik sözleşmesine dayalı olarak tüketilen elektrik bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine, davalı vakfın haksız olarak itiraz ettiğini bildirerek; takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili; müvekkili vakfın, davaya konu aboneliğinin bulunduğu taşınmazı 1997 yılında dava dışı.... AŞ ne devir ettiğini, ancak aboneliğin devredilmemesine rağmen davacı şirketin tahakkuk ettirdiği faturaların bedelini ...AŞ. den tahsil ettiğini, bu nedenle abonelik sözleşmesinin zımnen sona erdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; abonelik iptal edilmedikçe, elektriği fiilen kullananla birlikte abonenin de tüketilen elektrik bedelinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, icra inkar tazminatı isteminin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, davaya konu edilen takipte; 10.300,58 asıl alacak, 27.700 TL gecikme zammı, 4.986 TL KDV olmak üzere toplam 42.986,58 TL'nin, asıl alacak ve gecikme zammı kısmına takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsili istenilmiştir. HGK’ nun 16.06.2004 gün ve 2004/19–357 E. 2004/360 K. ve 10.10.2012 gün ve 2012/7–502 E. 2012/707 K. sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere “gecikme zammı” aslında bir temerrüt faizidir. Bu nedenle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 121/son maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu m.104/son) hükmüne aykırı olarak faize faiz yürütülmesi sonucunu doğuracak şekilde takibin devamına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.Bundan ayrı, davalı tarafın vakıf olması nedeniyle asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, reeskont faizi yürütülmesine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.Öte yandan, uyuşmazlık hakkında yerel mahkemece karar verildiği aşamada 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 7. maddesinde aynen “ Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır.” hükmünü içermektedir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 88. maddesindeki “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Davacının takip talebinde “gecikme zammı” olarak istediği bedelin, aslında gecikme (temerrüt) faizi olması nedeniyle asıl alacağa temerrüt faizi eklenmek suretiyle toplam alacak miktarının belirlenmesi gerekir. Ancak, somut uyuşmazlığın çözümü bakımından karar tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6098 sayılı TBK ve 6101 sayılı Kanun’un, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir.Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar gözetilmeden, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.