MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/06/2014NUMARASI : 2012/452-2014/319Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı köy tüzelkişiliği ile imzalanan 14.05.1992 tarihli zilliyetlik ilmuhaberi başlıklı belgeye ve encümen kararına istinaden 1.575m2 arsayı davalıdan satın aldığını, ancak 1998 tarihinde yapılan kadastro çalışması ile taşınmazın Maliye Hazinesi adına tespit edildiği, tespite Orman İdaresi tarafından yapılan itirazla, Kadastro Mahkemesi tarafından taşınmazın orman vasfıyla hazine adına tespit edildiği, orman alanını işgal etme suçundan ceza aldığını, neticede satın aldığı taşınmazdan çıkarıldığını, taşınmaz üzerine yaptığı muhdesat bedelinin 350.000TL olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının sözleşme ile 1.000m2 taşınmaz satın aldığını, 1.575m2 taşınmaz talebinin yerinde olmadığını, taşınmazın orman vasfı ile tescilinde davalının kusuru bulunmadığını, davacının tapusuz taşınmazın yarar ve hasarından şahsen sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, geçersiz sözleşme sebebi ile yapılan ödemenin dava tarihinde ulaştığı değer olan 4.860TL ile, davacının, sözleşmenin geçerli olduğu düşüncesiyle yapmış olduğu yapı değeri olan 138.447,27TL' den davalının sorumlu olduğunu; davalının süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı nazara alınarak dava dilekçesi ile talep olunan 10.000TL' nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, ancak ıslah ile artırılan dava değeri yönünden süresinde zamanaşımı itirazı yapılmış olması ve alacağın 06.12.2001 tarihinde taşınmazın hazine adına tapuya kaydıyla başlayan 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş bulunduğu gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (HGK.'nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinin d bendinde taraf ve dava ehliyeti dava şartları arasında sayılmış, 124. maddesi 1. fıkrasında ; " Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür" hükmü, 2. fıkrasında ise; " Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır."hükmü düzenlenmiştir.06.12.2012 tarih ve 28489 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 12.11.2012 tarih, 6360 sayılı Ondört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1. md 3. fıkrasında; "1 ve 2. fıkrada sayılan illere (taşınmazın bulunduğu İzmir ili de dahil) bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan ve belde belediyelerinin tüzelkişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulunduğu ilçenin belediyesine katılmıştır." denilmekte, aynı yasa Geçici 1.md.13.fıkrasında; "1'inci maddeye göre tüzelkişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur." şeklinde düzenlenmiştir.Taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (HGK.23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Karar)Somut olayda davacı ile davalı köy tüzelkişiliği arasında 15.05.1992 tarihli sözleşme ile tapusuz, 1.350m2 taşınmazın 1.350.000Liraya satışı konusunda anlaşıldığı, bedel tahsili ve taşınmaz zilyetlik tesliminin, 18.03.1989 tarihinde yerine getirildiğinin, sözleşme metninde belirtildiği anlaşılmaktadır. Davacının zilyetliğinde bulunan İzmir ili, B...ilçesi Y... köyü ... ada ... parsel sayılı 1.575,20m2 yüzölçümlü taşınmazın kadastro tespitine Orman İdaresi tarafından yapılan itiraza binaen görülen Bornova Kadastro Mahkemesi 2001/9 E- 200170 K sayılı ilamı ile taşınmazın orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tespit ve tesciline karar verildiği, 06.11.2001 tarihinde kesnleşerek tapu kaydının oluşturulduğu anlaşılmaktadır. İş bu davanın dava tarihi 03.12.2012 olup dava görülmekte iken 6360 sayılı Ondört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un yürürlüğe girdiği, davalı köyün, tüzelkişiliğinin sona erdiği gözardı edilerek hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülmemiştir.O halde, mahkemece yapılması gereken, davalı Y.... Köy Tüzelkişiliğinin devrolduğu ilçe belediyesi araştırılarak 6100 sayılı HMK 124/2.md gereği özel yasa nedeniyle davanın ilgili ilçe belediyesine yöneltilerek taraf teşkilinin sağlanmasından sonra işin esasına girilmesi olmalıdır.Mahkemece, davada taraf olabilme yeteneğinin dava şartlarından olduğu, bu hususun mahkemece re’sen gözönünde tutulacağı gözardı edilerek, açıklanan eksiklik giderilmeden işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.