MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 02/07/2013NUMARASI : 2012/122-2013/670Taraflar arasında görülen satıcının açtığı itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; abone olan davalı aleyhine elektrik bedelinin tahsili amacı ile icra takibi yaptıklarını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile % 40 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında; alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı idarenin borcun ödenmemesine rağmen elektriği kesmeyerek zararın artmasına neden olduğundan dolayı kusurlu bulunduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği uyarınca ödemenin zamanında yapılmaması halinde, abonenin elektriğinin kesilmesi gerekirken, Yönetmeliğe uygun işlem yapmayan davacının borcun artmasına neden olduğu, toplam 33 faturanın 6 adedinden davalının sorumlu olup, geri kalan 27 adet fatura ve gecikme bedelinden ise, davacının müterafik kusuru nedeni ile % 20 oranında sorumlu olacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık; davacı elektrik idaresinin olayda müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı ve bu kusurun, davalının ödeyeceği elektrik bedelini ne oranda etkileyeceği noktasında toplanmaktadır.09/11/1995 tarihli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği ve 01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince, zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.Oysa, davacının uzunca bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektrik kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de, bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davalının beraatini gerektirmeyeceği gibi, tüketim bedeli olan ana borçtan da hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davalının (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden sorumluluğunu ortadan kaldırır. Aksine düşünce, davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açar ki, bu da usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil eder. Mahkemeler bir davadan başka bir dava üreten kurumlar olmadığı gibi, hukuki uyuşmazlıkları nihai olarak sona erdiren yargı mercileridir.Hal böyle olunca; mahkemece yapılacak iş; dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan Elektrik Tarifelerinin ilgili maddeleri uyarınca; davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğu gözetilerek, Yönetmelik gereğince elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi, bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise, davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bununda, ancak, davalı için gecikme zammı ve faizden indirim sağlayacağı nazara alınarak, öncelikle olayda davacı idarenin müterafik kusur oranı ve ardından da sorumlu olacağı bedel konusunda, bilirkişiden rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.