MAHKEMESİ : KOCAELİ 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 24/12/2013NUMARASI : 2011/68-2013/339Taraflar arasında görülen adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacılar vekili Av. A.. E.. ile aleyhine temyiz olunan davalılardan T.. Ş.. vekili Av. M.. A.. ve davalı asil N.. K.. geldi. Gelen vekillerin ve davalı asilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldü. Belirli saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar vekili dilekçesinde; müvekkilleri olan davacılar ile davalılar T.. Ş.. ve N.. K..'nın doğalgaz işi ile iştigal etmek üzere 28.08.1996 tarihinde adi ortaklık kurduklarını, ancak adi ortaklığın gizli kalması için aynı tarihte müvekkili Ümran ile davalılar Tuncay ve Numan'ın ortak olarak gösterildiği E... Mühendislik Ltd.Şti'nin kurulduğunu, dolayısıyla asıl ortaklığın adi ortaklık olduğunu, ancak işleri resmiyette gören ve faaliyet gösteren şirketin E.. Ltd.Şti olduğunu, davacılar Ümran ve Hilal ile davalılardan Numan'ın anne ve baba bir kardeş olduklarını, diğer davalı Tuncay'ın da bunların dayı oğlu olduğunu, ortakların gerek adi ortaklığı ve gerekse resmi şirket olan E.. Mühendislik Ltd.Şti'nin işleri için davalı Tuncay'ı yönetici ve sorumlu olarak görevlendirdiklerini, ayrıca davalı Numan'ın da Tuncay ile birlikte şirkette çalışmasının kararlaştırıldığını, davalı Tuncay'ın 18.01.1999 tarihinde müvekkili Hilal'e, 26.03.1999 tarihinde ise müvekkili Ümran'a kar payı dağıttığını, sonrasında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle davalı Tuncay'ın müvekkillerinin babası Fadıl'a gönderdiği 14.05.2002 tarihli yazı ile adi ortaklığın devam ettiğini bildirmesine rağmen hesap vermeye ve kar payı dağıtmaya yanaşmadığını ileri sürerek; adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı T.. Ş.. vekili cevap dilekçesinde; davanın 1999 yılında devredilen E.. Mühendislik Ltd.Şti ne ilişkin olması nedeniyle zamanaşımına uğradığını, iddia olunan adi ortaklık ilişkisini ise kabul etmediklerini savunarak davanın reddini dilemiş, davalı asil 03.05.2012 ve 11.12.2012 havale tarihli dilekçeleri ile; adi ortaklığın 1996 yılında kurulduğunu ve 05.06.2002 tarihinde fiilen sona erdiğini, 09.07.2000 tarihinde 86 ada 106 parseldeki 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 nolu dükkanların satın alınarak kendisi, davalı Numan ve dava dışı H.. Ş.. adına tescil edildiğini, 09.10.2001 tarihinde de Kandıra Bağırganlı Köyündeki taşınmazın satın alındığını ve davacıların annesi olan A.. K.. adına tescil edildiğini bildirmiştir.Davalı N.. K.. cevap dilekçesinde; açılan adi ortaklığın feshi ve tasfiye davasını kabul ettiğini bildirmiştir.Mahkemece; adi ortaklığın kurulduğu ancak kanunda belirtilen şekilde tasfiyenin yapılmadan fiilen sona erdiği, ortaklık devam ederken alınmış olan 786 ada 106 parseldeki 3,4,5,6,7,8,9 nolu dükkanların davalılar Tuncay, Numan ve dava dışı H.. Ş.. adına eşit paylarla tescil edildiği, ancak tapu maliklerinden H.. Ş.. 'ün davada taraf olmaması nedeniyle tasfiye hususunda inceleme yapılamayacağı, bu hususun bir tespit davasının konusu olduğu, yine davalı Tuncay ile dava dışı kardeşi S.. S.. 'ün edindiği tüm taşınmazların ve dava dışı Asiye Konyalı'ya ait Kandıra Bağırganlı Köyünde bulunan taşınmazın adi ortaklık malı olduğu ileri sürülmüş ise de bu konularda da bir tespit hükmünün olmadığı, E.. Mühendislik Ltd.Şti. ve bu şirketin devri ile kurulan diğer şahıs şirketlerinin ticari defterleri temin edilemediğinden bilirkişilerce doğrudan faaliyete dayalı gelir gider üzerinden bir tasfiye bedeli belirlenemediği, bu duruma göre dava tarihi itibariyle tasfiyesi gereken bir ortaklık malı tespit edilemediği gerekçesiyle taraflar arasında adi ortaklığın kurulduğunun tespitine, adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin talebin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, taraflar arasında kurulan adi ortaklığın eylemli olarak sona erdiği anlaşılmakta olup bu husus mahkemenin de takdirindedir. Uyuşmazlık, ortaklığın malvarlığına dahil unsurların, taraflar arasında ihtilaflı olmasından kaynaklanmaktadır.Bilindiği üzere, adi ortaklığın sona ermesinin zorunlu ve kaçınılmaz bir hukuki sonucu da, sona erme ile birlikte ortaklığın tasfiye aşamasına girmesidir. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geriye kalan meblağ da ortaklar arasında kar ve zararın paylaştırılması esasına göre dağıtılacaktır. Adi ortaklığın tasfiyesinde ilk aşama, ortaklık malvarlığının paraya çevrilmesidir. Bu aşamada, ilk önce malvarlığının tümden ve parasal değeriyle tespiti gerekir. Ortaklık malvarlığına dahil unsurlar, ortaklar arasında ihtilaflı ise, bu ihtilaflı unsurların ortaklık malvarlığına dahil olup olmadığı, genel ispat ilkeleri dikkate alınarak çözülmeli ve böylece tasfiyeye tabi olacak ortaklık malvarlığı tespit edilmelidir (Doç. Dr. Oruç Hami Şener, Adi Ortaklık, Ankara 2008, sf. 509-511, 591-592).Somut olayda; davacılar, 786 ada 106 parseldeki 3,4,5,6,7,8,9 nolu dükkanların adi ortaklığın malı olduğunu ileri sürmüş olup bu husus davalılar tarafından kabul edilmiştir. Bu taşınmazların 1/3 payının dava dışı Hasan Şengöz'e ait olması, davalılara ait 2/3 payın tasfiyeye dahil edilmesine mani olmaz. Yine taraflarca, davalı Tuncay ve dava dışı kardeşi S.. S.. ile dava dışı A.. K..'ya ait taşınmazların adi ortaklığın malı olduğu ileri sürülmüş ise de bu konuda gerekli inceleme yapılmamıştır.Öte yandan yönetici ortak olan davalı Tuncay'dan ortaklıkla ilgili hesap istenilmediği gibi davalının ortaklık faaliyetinin gerçekleştirilmesi için kurulduğunu bildirdiği ticari işletmeler ile ilgili vergi ve diğer kayıtların ilgili kuruluşlardan celbedilmediği sabittir.Bu durumda, mahkemece; öncelikle yönetici ortak olan davalı Tuncay'dan ortaklığın faaliyete geçtiği tarihten fesih fiilen gerçekleştiği tarihe kadar olan sürece ilişkin ortaklıkla ilgili hesap istenmeli, yine bu dönemde ortaklık faaliyetinin gerçekleştirilmesi için kurulan ticari işletmeler ile ilgili vergi ve diğer kayıtlar maliye ve diğer kuruluşlardan getirtilmeli, sonrasında emsal işyerlerinin gelir ve gider durumu ile diğer veriler nazara alınarak ortaklığın gelir ve gider durumu uzman bilirkişiler tarafından belirlenmeli, bu aşamada ortaklık malı olduğu belirlenen 786 ada 106 parseldeki 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 nolu dükkanların 1/3 payının dava dışı H.. Ş..'e ait olmasının geriye kalan 2/3 payın tasfiyeye dahil edilmesine engel olmayacağı gözetilmeli, davalı Tuncay'a ait olup ortaklık malı olduğu ileri sürülen diğer taşınmazların, ortaklık malvarlığına dahil olup olmadığı genel ispat ilkeleri dikkate alınarak ön sorun (hadise) şeklinde incelenmeli, yine ortaklık mal varlığına dahil olduğu ileri sürülen ve dava dışı sahıslar adına kayıtlı bulunan taşınmazlar ile ilgili olarak taraflarca açılmış dava var ise sonuçlanması beklenilmeli ve ulaşılacak sonuç uyarınca tasfiye işleminin yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekâlet ücretinin davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.