Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10164 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4711 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : REYHANLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/04/2013NUMARASI : 2010/58-2013/241Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. D.. S.. geldi. Başka gelen olmadı. Gelen davacı vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldü.Belli saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacının, satışa çıkarılan İl Özel İdaresine ait işhanının ihalesine girmek için davalı Ü.. K.. ve dava dışı Süleyman Karadeniz ile biraraya gelerek anlaştığını, taraflarca imzalanan 12.06.2007 tarihli protokol ile müvekkilinin payının % 40 olarak belirlendiğini, aynı gün müvekkilinin payına düşen 200.000 TL yi davalıya elden teslim ettiğini, işhanının yapılan ihale neticesinde davalı adına tescil edildiğini, müvekkilinin bu aşamadan sonra protokol ile belirlenen payının tapuya tescil edilmesini davalıya bildirdiğini, davalının bu isteği kabul etmeyerek işhanını yıktırdığını, bir süre sonra da davalının 200.000 TL yi muvafakatı olmamasına rağmen müvekkiline iade ettiğini, oysa 500.000 TL ödenerek satın alınan taşınmazın rayiç değerinin 1.500.000 TL olduğunu, bu nedenle müvekkilinin ihtarname keşide ederek taşınmazdan payına düşen bedeli talep ettiğini, ancak davalının bu istemi red etmek suretiyle müvekkili aleyhine sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, şimdilik 10.000 TL nin faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; ihale ile satın alınan işhanının, daha önceden alınmış olan yıkım kararına istinaden yıktırıldığını, bu nedenle yapılan tüm masrafların müvekkili tarafından karşılandığını, bu aşamada davacının ortaklıktan ayrılmak istediğini, müvekkilinin yaptığı masraflar nedeniyle alacaklı olmasına rağmen almış olduğu parayı aynen davacıya iade ettiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; iyiniyetli olan davalının sebepsiz zenginleştiğinin davacı tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Bilindiği üzere, bir davada maddi olguları ileri sürüp kanıtlamak taraflara, buna uygun olarak da uygulanacak yasa maddelerini bulmak, olayın hukuki nitelendirmesini yapmak ve uygulamak görevi hâkime aittir (HMK m. 33, HUMK. m. 76).Dosyadaki bilgi ve belgelerden; taraflar ile dava dışı S.. K.. arasında Türk Borçlar Kanununun 620 (BK'nun 520) ve devamı maddelerinde düzenlenen bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, 12.06.2007 tarihinde imzalan protokol ile davaya konu işhanında davacının % 40, davalının % 40 ve dava dışı Süleyman Karadeniz'in % 20 oranında pay sahibi bulunduğunun kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.Davacı iş bu davada, 12.06.2007 tarihli protokol uyarınca ortaklık malı olduğu belirlenen işhanının yıkılması sonucu taşınmazda meydana gelen değer artışının ödetilmesini talep ettiğine göre, bu talebinin ortaklığın fesih ve tasfiyesini de kapsadığının kabulü gerekir.Türk Borçlar Kanununun 642 vd. maddelerinde düzenlenen tasfiye; ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır.Şu durumda, adi ortakların tümünü ilgilendiren böyle bir davada, dava dışı ortak Süleyman Karadeniz'in de davada taraf olarak yer alması zorunludur. Nitekim, Türk Borçlar kanununun 644/1. maddesinde de ortaklığın sona ermesi halinde tasfiyenin, yönetici olmayan ortaklarda dahil olmak üzere, bütün ortakların elbirliği ile yapılması gerektiği açıkça belirtilmiştir.Hal böyle olunca; mahkemece, dava dışı ortak S.. K.. 'in de davaya dahil edilmesi için davacı tarafa mehil verilerek taraf teşkilinin sağlanması ve bundan sonra davanın esasına girilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekâlet ücretinin davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.