Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10163 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9699 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının boşandıklarını, boşanma ile birlikte davacının kusursuz olduğunun kararda sabit görüldüğünü, müvekkilinin müşterek evden davalı tarafından kovulduğunu, evden ayrılmak zorunda kalan müvekkilinin gerek şahsi gerekse ziynet eşyalarını davalıdan alamadığını, davacıya ait olan çeyiz ve ziynet eşyalarına ilişkin listeyi dilekçe ekinde sunduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların boşanma sebebinin davacının daha evliliklerinin ilk aylarında müvekkilini terk etmesi olduğunu, davacının, davalı işte iken kimseye haber vermeden planlı bir şekilde evi terk ettiğini, davacının kovulması ve ya zorla evden çıkarılmasının söz konusu olmadığını, böyle bir durumda da evden giderken taşınabilir kıymetli eşyalarını yanına almasına engel bir hususun bulunduğundan bahsedilemeyeceğini, tarafların yaşadıkları köyün örf ve adetlerine göre gelinin düğünde alınan takıları eşe dosta gösteriş amacıyla 4-5 yıl üzerinde takıp kullandığını, yine örf adet gereğince geline takılan bu takılara kimsenin dokunamadığını, muhafazasının tamamen geline bırakıldığını, boşanma dava dosyası kapsamından da anlaşılacağı üzere davacının özgür iradesi ile kimse yokken planlayarak evden ayrıldığını, davacının evden giderken düğünde takılan ve mevcut olan tüm ziynet eşyalarını yanında götürdüğünü, davacının davaya konu ettiği eşya listesinin ise tümünün çeyiz eşyası olduğu ve davacıya ait olduğunun asılsız olduğunu, tarafların yaşadığı yörede gelenek olduğu üzere pek çok eşyanın erkek tarafınca alındığını ve ayrılık halinde erkek tarafında kaldığını, talep listesinde yer alan eşyaların bir kısmının davalı tarafından alındığını, diğer davacıya ait olan eşyalarının ise adetlerinin bildirildiği kadar olmadığını, davacıya ait olan çeyiz olarak getirdiği eşyaları davalının teslim etmeye hazır olduğunu, boşanma dava dosyasında da müvekkilinin eşyaları teslim etmeye hazır olduğu yönünde beyanlarının bulunduğunu, davacının eşyaları teslim almaya gitmeden dava konusu etmesinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. ./..-2-Mahkemece, davacı tarafın çeyiz eşyalarının bedelinin tahsilini talep etmesinin öncelikle iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına aykırı olduğu, davalının dava konusu çeyiz eşyalarını aynen teslim etmeyi kabul ettiği, bu durumda davacının dava yoluyla çeyiz eşyalarını paraya dönüştürmesinin kabul edilemeyeceği, aynı zamanda davacı tanıklarının da dava konusu edilen ev eşyalarının davalı koca tarafından alındığını, davacının yalnızca giyim, yorgan, döşek gibi çeyiz eşyaları bulunduğunu beyan ettikleri gerekçesi ile çeyiz eşyalarına ilişkin talep reddedilmiş, ziynet eşyalarına ilişkin talep hakkında ise, tarafların boşanmalarına ilişkin dosya ve tanık beyanlarına göre; davacı kadının, kocasını işe uğurladıktan sonra davalı evde yokken müşterek evi terk ettiği, her ne kadar önceki akşam şiddet görmüşse de ertesi gün evden ayrılırken ziynet eşyalarını beraberinde götürmesine engel bir durum bulunmadığı, davacı tanıklarının beyanlarına göre beraberinde küpe ve yüzüğünü götürdüğü, diğer ziynet eşyalarının davalı tarafça daha önceden davacıdan ödünç veya zorla alındığına dair bir iddia ve ispat da bulunmadığı, ziynet eşyalarının davalı tarafta olduğunun davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle ziynet eşyalarına ilişkin alacak davasının da reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, davalı eşte kaldığı ileri sürülen ziynet ve çeyiz eşyalarının bedelinin iadesi istemine ilişkindir.TMK. nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Davacı kadın, dava konusu edilen ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise kendisinin işte olduğu sırada davacı tarafından müşterek evden ayrılırken götürüldüğünü savunmuştur.Buna göre davacı kadın, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını veya götürülmesine engel olunduğunu, ispat yükü altındadır.Davacı taraf, iddiasını ispat için, taraflar arasında görülen boşanma davalarına delil olarak dayanmıştır.... Hukuk (Aile) Mahkemesi'nde görülen ... sayılı ve 26.09.2009 kesinleşme tarihli boşanma kararı incelendiğinde; davacı kocanın şiddetli geçimsizlik nedeni ile açtığı boşanma davası reddedilmiştir. Bu davanın kesinleşmesinden sonra davacı koca tarafından fiili ayrılık nedeniyle açılan boşanma davası sonucu, Afyonkarahisar Aile Mahkemesi'nin ... Karar sayılı ilamı ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş, davacı kocanın davalı kadına yönelik olarak fiziki şiddet uyguladığı, müşterek evden kovduğu, davacının kusurlu olduğu, davalı kadına atfedilecek bir kusurun ispat edilemediği tespit edilmiş, hüküm derecaattan geçerek kesinleşmiştir. ./..-3-Kesinleşen boşanma davasında verilen hüküm ve bu hükme esas alınan tanık beyanları ile iş bu davada dinlenilen tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; davacı kadının, davalı kocadan gördüğü şiddet nedeniyle ziynet eşyalarını alamadan müşterek evden ayrılarak ailesinin yanına sığındığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı kadın tarafından davaya konu ziynet eşyalarının davalı kocada kaldığının ispat edildiği gözetilerek, dava konusu ziynet eşyaları ve değerlerinin belirlenmesi suretiyle ulaşılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi ile ziynet eşyalarına ilişkin talebin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıolup, bozmayı gerektirmiştir.Bundan ayrı, çeyiz eşyaları yönünden ise, davacının dava açarken tercih hakkı bulunmaktadır. Eşyaların aynen teslimini isteyebileceği gibi bedelini de isteyebilir. Davacı da bu tercih hakkını kullanarak eşyaların bedelini istediğine göre, davacıya ait olan çeyiz eşyalarının tespit edilerek bu eşyalardan yıpranma bedellerinin düşülmesi sonucu belirlenecek bedele hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.