MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili,dava dilekçesi ile ; davalının kaçak atık su kullandığını, hakkında kaçak atık su uzaklaştırma tutanağı düzenlendiğini; bu nedenle başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili,cevap dilekçesi ile; davanın reddini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir .Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, ... Müdürlüğünün ... icra dosyasına konu 61,60 TL asıl alacak ile 1,34 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 62,94 TL alacağa ilişkin itirazın iptaline, icra takibinin bu miktar alacak üzerinden devamına, 61,60 TL asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, yasal şartlar oluşmadığından taraflar leh ve aleyhlerine icra tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .HMK.'nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca mahkeme; çözümü hukuk dışında, özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir. HMK.'nun 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır../..-2-Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.Somut olayda; mahkeme tarafından düzenletilen bilirkişi raporu ve ek rapor incelendiğinde; davacı tarafın bilirkişi raporuna ve ek rapora itirazlarının karşılanmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, bilirkişi raporunda hesaplama yapılırken iş yerinde bir lavabo olduğu,tuvalet olmadığı gerekçesi ile bulunan rakamın ikiye bölünmesi de bilimsel olmadığı,varsayıma dayandığından isabetli bulunmamıştır.Tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Aski Tarifeler Yönetmeliğinin 34. maddesinde; "Her su abonesi tükettiği kadar suyu kirleteceğinden bunların uzaklaştırılması için atık su bedeli ödemekle yükümlüdür. Tüketilen beher m3 üzerinden alınan atık su bedeli 27, 28 ve 29. maddelerde sayılan yönetim ve işletme giderleri ile amortismanlar ve kâr oranının kanalizasyonla ilgili miktarının 29. maddede nasıl hesaplanacağı belirtilen tahmini su satış miktarına bölünmesiyle bulunur. Bu miktar tüketilen su miktarının %50’sinden aşağı olamaz. İş yeri ve resmi abonelerce üretilecek atık sular boşaldıkları kanalizasyon tesislerine ve çevreye daha çok zarar vereceğinden, bunların atık su bedeli konutlara oranla daha yüksek saptanabilir" düzenlemesi bulunmaktadır . Mahkemece; daha önceki bilirkişi dışında oluşturulacak, konusunda uzman üçlü bilirkişi kurulundan ,önceki rapordaki eksiklikleri gideren ve itirazları karşılayan hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınması; sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak, yazılı şekilde hüküm oluşturulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.