Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10144 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7279 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dilekçesinde, kaçak su tutanağının tanzim edildiği dükkanın su abonelik kaydının davacı üzerinde olduğunu, ancak davacının dükkanı 1999 yılında bir üçüncü şahsa sattığını, dükkanın satın alan şahıs tarafından kullanılması sırasında kaçak su tutanağı tanzim edildiğini, davacının kaçak su tutanağı tanzim edilen yeri devretmesine rağmen kurum tarafından kaçak su bedelinin davacıdan talep edildiğini ileri sürerek 56.451,75 TL kaçak su bedelinden sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı kurum vekili cevabında, davacı ile davalı kurum arasında abonelik sözleşmesinin devam ettiğini davacının kaçak su borcundan sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacının kaçak su tüketim bedeli olan 56.471,95 TL borçtan sorumlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, dava konusu yeri 1999 tarihinde sattığını, bu nedenle de üçüncü kişinin haksız eyleminden kaynaklanan kaçak su bedelinden sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmektedir. Borçlar Kanunumuzda, genel kural olarak kusura dayanan haksız fiil sorumluğu 41. maddede düzenlenmişse de gerek Borçlar Kanununda gerek Medeni Kanunda gerekse bazı özel kanunlarda kusur aranmayan sorumluluk (kusursuz sorumluluk, objektif sorumluluk) halleri de yer almaktadır.Öte yandan, müteselsilen sorumluluğun bulunduğu durumda da davacı, alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebilir (HGK.nun 24.03.2010 gün ve 2010/4-129-173; HGK.nun 05.05.2010 gün ve 2010/4-249-257 esas, karar sayılı ilamları).Davalı su abonesinin, sözleşme nedeniyle hem kendisi ve hem de karşı taraf nezdinde kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin su kullanmasına olanak tanınmış olması dahi, sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı olup, sonuçlarına katlanılması gereken bir davranış niteliğinde kabul edilmelidir. Abonenin, su aboneliğinin iptal ettirilmediği sürece sorumluluğunun devam edeceği sözleşme hukukunun temel esasıdır. (HGK.nun 24.9.2003 gün ve 2003/13-492-505 esas, karar sayılı ilamı).Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde, davacı ... kendisine ait dükkanda bulunan su aboneliğini iptal ettirmeden dükkanı dava dışı şahıslara kayden sattığı ve satıştan sonra su kullanıma devam edildiği, üzerinde bir uyuşmazlığın olmadığı açıktır. Uyuşmazlığın ise; aboneliğinin bulunduğu ve kaçak suyun kullanıldığı dükkanın kayden davacı tarafından satılmasına rağmen aboneliğini iptal ettirmeyen davacının kaçak su kullanımından sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, kaçak su kullanımından dolayı kullanan şahsın haksız fiil hükümlerinden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sorumluluk abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağına, kırılma noktasının ise, abonenin sorumluluğunun belirgin olmasına göre, davacının sözleşme nedeniyle kaçak su borcundan sorumlu olacağı gözetilmeden mahkemece eksik inceleme ve değerlendirme ile davacının kaçak su borcundan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.