Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10141 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3817 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ADANA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/01/2013NUMARASI : 2012/471-2013/42Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde, davalının su aboneliğinin bulunduğunu, su, atık su ve gecikme zammını ödememesi nedeniyle hakkında Adana 3.İcra Müdürlüğünün 2011/6966 E. sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, ancak davalının süresi içerisinde takibe itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; bahse konu evde 1994-1995 yıllarında oturduğunu ve 1995 yılı içinde evi boşalttığını, aboneliğin kendi adına olduğunu, kendisinin evi boşaltmasından sonra bir çok kiracının oturduğunu, kız kardeşinin de oturduğunu ancak aboneliği iptal ettirmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek; Adana 3. İcra Müdürlüğünün 2011/6966 Esas sayılı icra takibindeki vaki itirazın iptali ile, takibin devamına, asıl alacak likit olmadığından kötüniyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyanın incelenmesinde; davacı ile davalı arasında mesken su abonelik sözleşmesi yapıldığı, davacının (savunmasında belirtildiği üzere) 1994-1995 yıllarında abone ve fiili kullanıcı olduğu, kendisinin evi boşaltmasından sonra kiracının ve kız kardeşinin oturduğu, ancak aboneliği iptal ettirmediği anlaşılmıştır. 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde; yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir.Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, 4077 sayılı yasanın değişik 11/A maddesi kapsamında sözleşme ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır.4077 sayılı Yasanın 23.maddesi; bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak sözkonusu olmaz. 4077 sayılı Kanunun 2. ve 3. maddeleri gereği somut olayda (mesken) abonelik sözleşmesi bulunduğundan ve davacı tüketici tanımına uyduğundan 4077 sayılı Kanunun uygulanması gerekmektedir. Aynı yasanın 23. maddesi gereğince uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilip hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.