MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından yapılan okul inşaatında tesisat kontrolleri yapıldığını, kontroller sırasında davalının 26/11/2010 ve 13/12/2010 tarihlerinde abonesiz sayaç takarak kaçak su kullanıldığının tespit edildiğini, yapılan tespitler üzerine tahakkuk bedeli hesaplandığını, davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız bir şekilde itiraz ettiğini belirterek; icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kaçak su kullanmadığını, kaçak kullanıldığı belirtilen yerde umuma ait tuvalet olduğunu, bu tuvaleti tüm vatandaşların ve esnafın kullandığını, iddia edilen 849 tonluk su miktarını da kabul etmediklerini, temerrüde düşürülmeden faiz istenemeyeceğini savunarak davanın reddini ve tazminata hükmedilmesini istemiştir.Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda takipten önce temerrüde düşürülmediği ve alacağın likit olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; davalının itirazının iptali ile takibin asıl alacak 23.602,20 TL üzerinden devamına, işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.A) Davacı vekilinin kabul edilen temyiz itirazlarına gelince;Dava, kaçak su kullanımına ilişkin başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. ./..-2-Dosyanın incelenmesinde; davalı hakkında 26/11/2010 ve 13/12/2010 tarihlerinde abonesiz sayaç takarak kaçak su kullanıldığının tespit edildiğine ilişkin tutanak düzenlendiği, tutanaklara istinaden hazırlanan tahakkuk bedeli nedeniyle icra takibi başlatıldığı, takip talebinde 14/12/2010 tarihinden itibaren işlemiş faiz de talep edildiği, mahkemece temerrüt oluşmadığı gerekçesiyle işlemiş faiz yönünden temerrüt oluşmadığı gerekçesiyle talebin reddedildiği görülmektedir.Dava konusu, "haksız fiil" niteliğinde kaçak su bedeline ilişkin olduğuna göre, tutanak tarihi ile icra takip tarihine kadar işlemiş faiz yönünden davacının talep hakkı mevcut bulunmakla, faiz talep edilmesi için temerrüt oluşmasına gerek bulunmamaktadır.O halde; mahkemece, davalının kaçak kullanımı, haksız fiil niteliğinde olduğundan, bu miktara yasal oranda faiz isteyebileceği göz önünde bulundurulmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.B) Davalı vekilinin kabul edilen temyiz itirazlarına gelince;Davaya konu kaçak su kullanım bedelinin hesaplanmasını düzenleyen Denizli Belediyesi'nin 09/11/2009 tarihli Meclis Kararının “Cezalar” başlıklı 4. maddesinde; “Saati olupta şebekeden abonesiz kullandığı tespit edilenlere 0-30 tona kadar cezadan muaf tutulması, 30 tondan fazla kullanım var ise ilk endeks 0 (sıfır) kabul edilip bulunduğu tarife türünün en yüksek tarifesinin 3 katı tarife uygulanır.” hükmü getirilmiştir.HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir....nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalının kaçak kullandığı belirtilen toplam 849 ton üzerinden hesaplama yapıldığı, ceza bedelini düzenleyen meclis kararına göre 0-30 tona kadar cezadan muaf tutulmasına ilişkin hükmün uygulanmadığı, davacı kurum tahakkukunun olduğu gibi esas alındığı, kaçak sk kullanım hesabı yönünden mevzuata uygun teknik inceleme yapılmadığı, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.O halde; mahkemece; dosyanın önceki bilirkişi dışında uzman bilirkişiye verilerek, kaçak su kullanım bedelinin hesaplanmasında uygulanması gereken meclis kararının ilgili maddesinde yer alan 0-30 tona kadar cezadan muaf tutulmasına ilişkin hükmün dikkate alınarak davalının sorumlu olduğu bedelin belirlenmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir../..-3-SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.