MAHKEMESİ : BURDUR AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 19/12/2014NUMARASI : 2014/163-2014/574Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında davalının ailesi sebebiyle sık sık tartışmalar yaşandığını, son çıkan tartışma neticesinde tarafların yaklaşık bir hafta boyunca dargın kaldığını, davalının bu sırada müşterek çocuğu da alarak müvekkiline haber dahi vermeden hafta sonunu geçirmek için Antalya'ya gittiğini, bunun üzerine davacı müvekkilinin de bu iki gün annesinin evinde kaldığını, davalının Antalya'dan döndükten sonra da müvekkiline hiç haber vermediğini, arayıp sormadığını ve eve çağırmadığını, bu sebeple müvekkilinin de bir daha eve dönmediğini, davalının bu süreçte müşterek haneyi de boşaltarak müşterek çocuk ile birlikte annesinin yanında yaşamaya başladığını, davalının bir kez barışma girişiminde bulunduğunu ancak ailesi ile yaşamayı şart koştuğu için müvekkilinin bu teklifi kabul etmediğini,tüm bu sebeplerle müvekkilinin ayrı yaşamakta haklı olduğunu belirterek, aylık 500 TL tedbir nafakasına hükmedilmesi talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davacı eşinin sürekli kavga ve huzursuzluk çıkardığını, aynı evin içinde günlerce kendisi ile konuşmadığını, davacı eşinin yine kendisine dargın olduğu bir hafta sonu kızı ile birlikte iki gün için Antalya'ya gittiğini, bunun üzerine davacının da ailesinin evine gittiğini, bu süreçte davacı ile dargın olduklarından ona haber vermediklerini, Antalya'dan döndükten sonra da, zaten eşiyle boşanmayı düşündüğü ve bu evliliği daha fazla sürdürmek istemediği için eşiyle hiç görüşmediğini, döndüklerini haber vermediğini ve barışma girişiminde de bulunmadığını belirterek, talebin reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu hususunun dinlenen davacı tanıklarının anlatımları ile ispatlanamadığı, davalı tanığı olarak dinlenen müşterek çocuğun beyanlarına göre ise, tarafların para meselesi ve aileler sebebiyle sürekli tartıştığı, buna davacının sebep olduğu, son yaşanan tartışama olayından sonra davacının, davalı eşi ve kızı ile iki hafta konuşmadığı, bunun üzerine davalının kızı ile birlikte kafa dinlemek için iki günlüğüne Antalya'ya gittiği, geri döndüklerinde davacının evde olmadığı ve bir süre sonra da müşterek konuttan eşyalarını aldığı, tarafların bu şekilde ayrıldıkları ve bu sebeple davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanununun 197/2.maddesine göre "Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıyı, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır." 197/3.maddesinde ise "eşlerin biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıda bulunabilir" düzenlemesi yer almıştır.Dava, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir. Somut olayda, davacı ile davalı arasında yaşanan tartışma sonucu tarafların dargın olduğu dönemde davalının kızını da alarak hafta sonunu geçirmek üzere, davacıya haber vermeksizin Antalya'ya gittikleri, davacının da bu iki gün ailesinin evinde kaldığı, ancak bu süreçten sonra tarafların bir araya gelmediği sabittir. Davalı taraf da beyanlarında bu hususları aynen kabul etmekle birlikte, Antalya'dan döndükten sonra, davacı ile bir daha bir araya gelmeyi düşünmediği ve davacıdan boşanmak istediği için davacıyı arayıp sormadığını ve eve döndüklerini haber vermediğini belirtmiştir. Buna göre, davalının iradesi ayrı yaşamın devam etmesi, evlilik birliğinin yeniden kurulmaması yönündedir. Davalının bu beyanları karşısında davacının ayrı yaşamakta haklı olduğunun kabulü gerekir.O halde, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda davacı eşin, evlilik birliğinin yeniden kurulmasından ve birlikte yaşamdan kaçınan davalı eşten tedbir nafakası isteyebileceği gözetilerek, TMK. nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de nazara alınmak suretiyle davacı lehine uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken davanın tümden reddi doğru olmayıp, bozmayıp gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.