Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10109 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2085 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : VAN AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 08/12/2014NUMARASI : 2014/71-2014/514Taraflar arasında görülen nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacı ile davalının Muş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/541 esas 2012/442 karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını ve bu karar ile davalı lehine 1.000 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, boşanma davasından sonra müvekkili davacının maaşında yaklaşık 1.000 TL azalma olduğunu ve böylece ekonomik durumunun kötüleştiğini belirterek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ya da aylık 250 TL'ye düşürülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davacı tarafın anlaşmalı boşanma davasında kendisine 1.000 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiğini ve bu şekilde boşanmayı sağladığını, ayrıca davalının maaşının düşmesinin, kendisini mağdur etmesi için haklı sebep olamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; "tanık beyanları ve toplanan deliller neticesinde, davalının 300,00 TL lik kira geliri dışında başkaca gelirinin olmadığını, davalı için aylık 450,00 TL tedbir nafakasına hükmedilerek tüm dosya kapsamı ve alınan tanık beyanlarıyla da sabit olmakla" şeklinde yazılan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne ve yoksulluk nafakasın 450 TL'ye düşürülmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması veya azaltılması istemine ilişkindir. Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunması, zorunludur. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nın 297. Maddesi (Mülga HUMK'un 388.maddesi) işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.Öte yandan, bazen bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm veya güçlü delil oluşturup oluşturmayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi de, o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür. (Yargıtay HGK.nun 18.10.2006 tarih ve 2006/11 -620 E. 659 K.sayılı ilamı).Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesinde (Mülga HUMK'un 388.maddesi) belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.Somut olayda, mahkemece verilen kararın; yukarıda açıklanan nitelikte bir yasal gerekçeyi içermediği ve bu yönüyle hem Anayasa'nın 141/3.maddesine, hem de 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesine (Mülga HUMK'un 388.maddesi) aykırılık teşkil ettiği anlaşıldığından, hükmün bozulması gerekmiştir.Bu bakımdan ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar olmadığına göre mahkemece yapılacak iş; dava konusu talebe ilişkin olarak, özellikle Anayasanın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK.nun 297. (Mülga HUMK.nun 381, 388 ve 389.) ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olmalıdır.Bozma nedenlerine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir .SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.