Davacı İ.. İ.. ile davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü aralarındaki taviz bedeli davasına dair İstanbul 9.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.11.2013 günlü ve 2012/22 E.- 2013/344 K. sayılı hükmün Bozulması hakkında dairece verilen 25.09.2014 günlü ve 2014/5955 E.- 2014/12545 K. sayılı ilama karşı taraf vekillerince kararın düzeltilmesi istenilmiştir.Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, davacı idareye ait Kadıköy, C... Mah. 27 parselde tapu kaydında bulunan “Nev'i M... V. icareli” şerhinin silinmesi için davalı Vakfa 74.080 TL taviz bedeli ödediklerini, gayri sahih vakıf için ödenen taviz bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında, dava konusu vakfın sahih vakıf niteliğinde olduğunu, davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.Mahkemece; sahih vakıf olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.Dairemizin 25.09.2014 tarih, 2014/5955 E.-2014/12545 K.sayılı ilamı ile "Hükme esas alınan bilirkişi raporunda “ M... Vakfı İcaresi” kaydının kadastro tutanağında olduğu, zabıt defteri ve geldi kaydı olmadığı için kadastro tutanağındaki kaydın vakıf şerhinin dayanağının kontrol edilemediği açıklanmıştır.Uyuşmazlık, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'na dayanan taviz alacağı isteminden ibarettir.5737 Sayılı Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Sözü edilen 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmüne göre; “Tapu kayıtlarında, icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terk edilir. Ancak, miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar tavize tâbi değildir.” Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, mukataalı vakıf; zemini vakfa, üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder.Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, taşınmazdaki vakıf şerhine dayanılarak taviz bedeli istenebilmesi; ilgili vakfın sahih vakıflardan olması koşuluna bağlıdır. Gayri sahih vakıflar yönünden taviz bedeli isteminin hukuksal bir dayanağı bulunmamaktadır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda "Tarafların iddialarının ispatına yönelik olarak dosya kapsamında dava konusu taşınmaza ilişkin zabıt kayıtları bulunmamaktadır. Dosya kapsamında yer alan dava konusu taşınmaza ilişkin kadastro tutanaklarında ise M...Vakfından icaresi senevi 165 Kuruş icareli şeklinde vakıf kaydına rastlanmıştır. Bu kadastro kaydına dayanak teşkil eden zabıt defteri ve geldi kayıtları dosyada bulunmadığı için, kadastro kaydındaki vakıf şerhinin dayanağı kontrol edilememiştir." ibaresi yer almaktadır. Bu ifadeleler bilirkişi raporunun eksik inceleme sonucu tanzim kılındığını açıkça ortaya koymaktadır.Mahkemece yapılacak iş; kök tapu kaydı, kadastro tespit tutanağı ve dayanağı belgelerin ilk tesis tarihinden itibaren tüm tedavülleri ve edinim sebebleriyle birlikte celbi ve vakfiye örneği dosyaya getirtilerek, vakfiye incelenmeli ve varsa tarafların bu konudaki tüm delilleri toplandıktan sonra üçlü bilirkişi heyetine dosyanın tevdiiyle ek rapor tanzimi, oluşacak sonuç dairesinde şerhe konu vakfın sahih vakıflardan olup olmadığı saptanmalı, sahih nitelikte ise taviz bedeline tabi bulunduğu gözetilip davanın kabulüne karar verilmelidir. Aksi takdirde, gayri sahih vakıf olduğu anlaşılırsa, taviz bedeli istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesisi cihetine gidilmesi usulsüzdür." gerekçesi ile bozma kararı verilmiş, bozmaya karşı taraf vekilleri karar düzeltme talebinde bulunmuştur.5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18. maddesi ve Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, taşınmazdaki vakıf şerhine dayanılarak taviz bedelinin istenebilmesi için, ilgili vakıf şerhinin sahih vakıf niteliğinde olması gerekir. Vakıf şerhi gayri sahih nitelikde ise davacıdan taviz bedeli talep edilemez.Bozma nedenine ve dosya kapsamına göre, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin reddine, davacı vekilinin ise, karar düzeltme talebinin incelemesine gelince;Dairemizin 25.09.2014 tarih, 2014/5955 E. – 2014/12545 K. sayılı bozma ilamının ikinci sayfasının son paragrafında sahih ve gayri sahih vakıflar ile ilgili davanın reddi ve kabulüne ilişkin sehven yanlış ifade kullanıldığı, bu defa yapılan incelenme ile anlaşılmış olmakla davacı vekilinin bu yöndeki karar düzeltme talebinin kabulü ile bozma ilamında yazılı “Vakıf sahih nitelikte ise taviz bedeline tabi bulunduğu gözetilip davanın “kabulüne” karar verilmelidir. Aksi takdirde, gayri sahih vakıf olduğu anlaşılırsa, taviz bedeli istenemeyeceği gerekçesi ile davanın “reddine” karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesisi cihetine gidilmesi usulsüzdür” cümlesinin silinerek, yerine “kabul” yerine “reddine”, “reddine” yerine “kabulüne” yazılması suretiyle “Vakıf sahih nitelikte ise, taviz bedeline tabi bulunduğu gözetilip davanın “reddine” karar verilmelidir. Aksi takdirde, gayri sahih vakıf olduğu anlaşılırsa, taviz bedeli istenemeyeceği gerekçesi ile davanın “kabulüne” karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir” yazılarak bozma ilamının maddi hataya ilişkin kısımlarıın düzeltilerek aynı gerekçe ile hükmün bozulması gerekmiştir.Bu nedenle, Dairemizce; mahkemece kararının açıklanan gerekçe ile bozulması gerekirken sehven 25.09.2014 tarih, 2014/5955 E. – 2014/12545 K. sayılı ilamında belirtilen gerekçe ile bozulduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 26.11.2013 tarih, 2012/22 E. -2013/344 K. sayılı kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.