MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/10/2013NUMARASI : 2012/38-2013/544Taraflar arasında görülen tazminat(maddi-manevi) davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davada, davalının kusurlu hizmet ifası nedeniyle oluşan yangın nedeniyle evde oluşan ve sigorta kapsamı dışında kalan 11.699,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsili istenilmiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, maddi tazminat isteminin kabulüne; manevi tazminatın ise kısmen kabulü ile 3.000,00 TL'nin tahsili cihetine gidilmiş, hüküm, süresinde davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmiştir.Kural olarak, mahkemece verilecek hükmün etkisi bakımından mecburi dava arkadaşlığı, maddi bakımdan mecburi dava arkadaşlığı ve şekli (usûlî) bakımdan mecburi dava arkadaşlığı olarak ikiye ayrılmaktadır. Maddi bakımdan mecburi dava arkadaşlığı, maddi hukuka göre bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi zorunlu hallerde söz konusu olur(6100 sayılı HMK.m.59). Şekli (usûlî) bakımdan mecburi dava arkadaşlığı ise kanunun özel hükümleri ve davanın niteliğinden kaynaklanan, birden fazla kişiye karşı dava açılmasının ve yürütülmesinin zorunlu olduğu hallerde oluşan dava arkadaşlığına denir (Pekcanıtez Hakan/ATALAY Oğuz/ÖZEKES Muhammet, Medeni Usul Hukuku, 12. Bası, Ankara 2011, s.223). İhtiyari dava arkadaşlığının mümkün olduğu haller ise HUMK.’un 43.maddesinde sayılmıştır;a)Dava konusu hak ve borcun ortak olması; dava konusu hak ve borcun birden fazla kişi arasında ortak olması halinde bu kişiler birlikte dava açabilir veya birlikte dava edilebilirler (m.d.43/1) Alacaklı müteselsil borçlulara veya bunlardan bazısına karşı alacak davası açabilir (B.K.md.142). Bu halde davalı müteselsil borçlular arasındaki ilişki ihtiyari dava arkadaşlığıdır.Bunun gibi, mirasçılar miras bırakanın borçlarından müteselsilen sorumlu olduklarından (MK.md.641); birden fazla mirasçıya karşı alacak davası açılması halinde de davalı mirasçılar arasındaki ilişki ihtiyari dava arkadaşlığıdır.b) Birden fazla kişinin ortak bir işlem (örneğin sözleşme) ile borç altına girmiş olması; Borç bölünebilen bir borç ise birden fazla kişiye karşı birlikte dava açılması ihtiyaridir ve bu kişiler arasındaki ilişki ihtiyari dava arkadaşlığıdır (md.43/1).c)Dava birden fazla kişi hakkında aynı (veya benzer) sebepten doğmuş olması; aynı sebepten maksat yalnız hukuki sebep değildir. Bir olaya, yani aynı vakıaya ve fakat farklı hukuki sebeplere dayanılarak da birden fazla kişinin dava açması veya dava edilmesi mümkündür (md.43/2).Yukarıda belirtilen üç halden biri varsa, birden fazla kişi birlikte dava açabilir veya dava edilebilir. Somut olayda, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edilmekte olup davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Ihtiyari dava arkadaşlığı durumunda ise her bir davacının talepleri ayrı ayrı dava dilekçesinde belirtilmelidir (HMK.27-31.m.).Mahkemece, bu husus gözetilmeksizin ve her bir davacı için talep edilen tazminat miktarı davacı tarafa açıklattırılmadan davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı olarak ta; dava yangın nedeniyle oluşan hasar bedeli ile manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, davacının ev eşyasının zarar görmesi sebebiyle manevi tazminata hükmedilmişse de 818 Sayılı Borçlar Kanununun 49. maddesinde gösterilen koşulların somut olayda oluştuğundan söz edilemez. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için aynı zamanda kişilik haklarına yönelik bir saldırının da mevcudiyeti gerekir. Somut olayda, davacıların şahsi haklarının saldırıya uğradığı ve zedelendiği ispat edilmediğinden manevi tazminat isteminin reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiş, kararın temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.