Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10016 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17480 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : FATSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/06/2014NUMARASI : 2013/248-2014/261Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, davalının zilyedi bulunduğu K...Mahallesinde, M... Mevkii doğusu N... Y.., batısı Ahmet, güneyi yol ve kuzeyi K.. Y...ile çevrili bulunan taşınmazın 24.04.1995 tarihinde 200.000.000 TL (Eski TL) bedelle müvekkiline haricen satıldığını, zilyetliğini teslim ettiğini, davalının tapuda bir takım problemlerin olduğunu beyan ederek bunları halledince tapu kayıtlarını vereceğini taahhüt ettiğini, davalının satış sözleşmesi ve sözleşme içeriğinde taahhüt etmiş bulunmasına rağmen müvekkiline tapuda her hangi bir devir yapmadığını, son olarak müvekkilinin davalıya Fatsa 2. Noterliğinin 25.04.2013 tarih 3241 yevmiye numaralı ihtarı çektiğini, ihtarda ya vaat edilen tapu kaydının, yada ödenen paranın bu günkü karşılığının talep edildiğini, ancak davalının bu ihtara rağmen de edimini yerine getirmediğini ve bedeli iade etmediğini, müvekkilinin 24.04.1995 tarihinde davalıya ödemiş bulunduğu 200.000.000 TL satış bedelinin bu güne uyarlanarak davalıdan tahsilini bununla birlikte müvekkilinin arsa üzerine yapmış bulunduğu binadan dolayı uğradığı zarar nedeniyle 25.000,00 TL zarar ve alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; tekli bilirkişi raporu doğrultusunda; davanın kısmen kabulü ile 21.118,19 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Tapulu taşınmazların mülkiyetini nakledici nitelikteki sözleşmeleri resmi biçimde yapılması gerekir (MK. 634, BK 213 Tapu Kanunu 26 md.). Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacının davaya dayanak yaptığı satım akdi resmi biçimde yapılmadığı için geçersizdir. O nedenle de geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda, davacı ancak haksız iktisap kuralları uyarınca davalıya verdiği bedelin geri verilmesini isteyebilir.Geçerli bir sebebe dayanılmaksızın bilirkişinin mal varlığından diğerine kayan değerlerin iadesi de "denkleştirici adalet" düşüncesine dayanır. Geçerli bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından yararlanarak kendi mal varlığını arttıran kimse elde ettiği kazanımı geri vermek zorundadır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının malvarlığından yararlanarak kendi malvarlığını arttıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder. (Yargıtay 13.HD. 15.04.1997 gün, 1997/3132 E. -3529 K.). Ödenen satış bedelinin iadesine karar verilirken satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi uygun olacaktır.Mahkemece de bilirkişiden rapor alınarak hüküm verilmiş ise de, bilirkişi raporu az yukarıda açıklanan ilke ve esaslara uygun değildir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporunda satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması için yaptığı hesaplamada sadece ÜFE ve döviz kurlarını esas almıştır.O halde mahkemece yapılacak iş Yargıtay'ın istikrar kazanmış uygulamalarına göre davacının ödediği satış bedelinin dava tarihinde ulaştığı alım gücü, çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, tüketici fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artış, maaş artışları vs.) gibi ortalamaları alınarak, açıklamalı, gerekçeli, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak belirlenmeli, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.