Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9894 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 31251 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Çocuk MahkemesiSuç : Hırsızlık, mala zarar vermeHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; Doğrudan hükmolunan adli para cezasının miktar ve türüne göre; 14.04.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 2. maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3000 TL dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümlerinin temyizi mümkün olmadığından, müdafiinin temyiz isteğinin 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi gereğince istem gibi REDDİNE, Hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;1- Açık alanda park halindeki motosikletin çalınması biçimindeki eylemin TCK'nın 142/1-e maddesinde tanımlanan suçu oluşturacağı gözetilmeden, aynı Kanun'un 141/1. maddesinin uygulanması suretiyle hakkında eksik ceza tayini,2- 21/02/2013 tarihinde düzenlenen yakalama, üst arama ve teslim tutanağı içeriğine göre başka bir hırsızlık suçu nedeniyle kolluk görevlilerince yakalanan suça sürüklenen çocuğun şikayetçiye ait motosikleti düz kontak yaparak çaldığını ve pişman olması nedeniyle iade etmek istediğini beyan ederek kolluk görevlilerine aracı park ettiği yeri gösterdiği ve teslim ettiğinin anlaşılması karşısında; aracın kullanımı nedeniyle oluşan yağ, yakıt ve amortisman giderlerinin karşılanmaması ve ele geçirilen motosikletin düz kontak yapıldığı ve direksiyon alt tarafında bulunan kaporta kısmının kırıldığı, plakanın büküldüğünün anlaşılması nedeniyle, kısmi iadenin sağlandığı gözetilerek müştekiden kısmi iade nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rızası bulunup bulunmadığı sorulup sonucuna göre TCK'nın 168. maddesinin uygulanma olanağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun'un 8/1 maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine, 25.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.