MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlaliHÜKÜM : Mahkumiyet, beraatDosya incelenerek gereği düşünüldü : Cumhuriyet savcılarının nezdinde görev yaptıkları Asliye Ceza Mahkemesi kararlarına karşı, 5271 sayılı CMK.nun 260/2 ve 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK.nun 310. maddesi uyarınca tefhimden itibaren bir hafta içinde kanun yollarına başvuru hakkı mevcut iken, 14/04/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen Geçici 3. maddesi ile 01/01/2014 tarihine kadar Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet savcısının bulunmaması; ancak verilen hükümlere karşı kanun yollarına başvurabilmesi amacıyla dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi yönünde düzenleme getirildiğinin anlaşılması karşısında, Cumhuriyet savcılarının nezdinde görev yaptıkları asliye ceza mahkemesi kararlarına karşı hükümlerin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği tarihten itibaren bir hafta içinde kanun yollarına başvuru haklarının bulunduğunun kabulünde zorunluluk bulunduğu, somut olayda Cumhuriyet savcısının 02/03/2012 tarihinde tebliğ edilen kararı, 05/03/2012 tarihinde süresinde temyiz ettiği belirlenerek ve tebliğnamedeki red düşüncesi benimsenmeyerek yapılan incelemede;I- Suça sürüklenen çocuklar ... ve ... hakkında kurulan hükümlerin incelenmesinde;Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; Suça sürüklenen çocuklar hakkında hırsızlık suçundan hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK.nun 62. maddesiyle yapılan uygulamada hesap hatası sonucu hapis cezasının 1 yıl 3 ay 16 gün yerine, 15 ay 27 gün olarak belirlenmesi suretiyle fazla cezaya hükmolunması, Bozmayı gerektirmiş suça sürüklenen çocuklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından “15 ay 27 gün” ibaresinin çıkarılmasına ve yerine “ 1 yıl 3 ay 16 gün” hapis ibaresinin eklenmesine karar verilmek II-Sanık ... hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali, suça sürüklenen çocuklar hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Dosya kapsamına göre, sanık ve suça sürüklenen çocukların sırasıyla konutun eklentisi niteliğindeki bahçeye, iki katlı binanın giriş kapısının demirlerini eğerek binaya, kilit sistemi bozuk kapıyı açıp zemin kattaki daireye girdikten sonra hırsızlık yaptıklarının anlaşılması karşısında, sanık ve suça sürüklenen çocukların birden fazla kişiyle birlikte geceleyin konut dokunulmazlığının ihlali suçunu işlediklerinin sübut bulduğu gözetilmeden, “suçun önceki aşamasına ilişkin olarak sanıklar arasındaki işbölümünün ne şekilde gerçekleştiğinin tespit edilememesi, zira suçun yukarıda belirtilen farkedilme aşamasından önce sanık veya suça sürüklenen çocuklardan hangisinin binaya girdiği, aralarında binaya girmeyen olup olmadığının bilinemediği, dolayısıyla bir veya birkaçının iştirak boyutunda dahi olsa konut dokunulmazlığını ihlal suçunu gerçekleştirmemiş olabileceği, olay yerinde parmak izi de tespit edilemediğine göre aksi ispat edilemeyen bu şüphenin de sanık ve suça sürüklenen çocuk lehine yorumlanması gerektiği anlaşıldığından” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle beraatlerine karar verilmesi,2-Sanık ... yönünden, mağdurun çalınan bir kısım eşyalarının kolluk görevlileri tarafından sanık ve suça sürüklenen çocuklarda ele geçirilmesinde etkin pişmanlık koşulları oluşmasa da, sanık ...'ın kardeşi olan ....'ın, adı geçen sanığın gözaltına alındığı 22/11/2011 tarihinde bir kez, tutuklandığı 23/11/2011 tarihinde bir kez olmak üzere toplamda iki kez polis merkezine müracaat ederek, yol kenarında bulduğunu ve mağdurun çalınan eşyalarından olabileceğini söyleyerek bir kısım suça konu eşyaları teslim ettiği, teslim edilen eşyaların mağdur tarafından kendisine ait olduğunun söylenmesi üzerine mağdura iade edildiğinin anlaşılması karşısında, mağdurun kovuşturma aşamasında halen bir kısım eşyaların kendisine iade edilmediğini belirttiği de gözetilerek, soruşturma aşamasında gerçekleştirilen kısmi iade nedeniyle şikayetinden vazgeçen mağdura sanık ... hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin (5237 Sayılı TCK.nun 168/1-4 maddelerinin) uygulanmasına onay verip vermediğinin sorulması gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, O Yer Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 09/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.