Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8823 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 2025 - Esas Yıl 2010
Tebliğname No : 2 - 2009/218474MAHKEMESİ : Şişli 10. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 02/12/2008NUMARASI : 2008/1363SUÇ : Elektrik hırsızlığıDosya incelenerek gereği düşünüldü;7201 sayılı Tebligat Kanunun 21 ve Tüzüğün 28. maddesine göre, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiç biri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerektiği halde, muhatabın işte olduğunun kimden öğrenildiğinin ve kime haber verildiğinin tebliğ tutanağına yazılmaması, imzasının bulunmaması veya imzadan imtina ettiğinin belirtilmemesi nedeniyle 12.01.2009 tarihinde sanığın adresinde yapılan gerekçeli karar tebliği usulsüz olduğundan, öğrenme üzerine 21.05.2009 tarihinde hükmü temyiz eden sanığın temyiz isteminin yasal süresinde olduğu ve mahkemesince 21.05.2009 tarihli ek karar ile infazın durdurulması isteminin reddine, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay’ a gönderilmesine karar verildiği, anılan ek kararın temyiz isteminin reddi niteliğinde olmadığı belirlenerek yapılan incelemede;Sanığa tayin edilen hapis cezasına bağlı olarak 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde gösterilen hak yoksunluğunun kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilinceye kadar devamına karar verildiğinin, sanık hakkında TCK’ nın 62. maddesinde düzenlenen takdiri indirim nedenlerinin uygulanıp uygulanmaması ise mahkemenin takdirinde olup, takdir hakkının uygulanmaması yönünde kullanıldığının anlaşılması karşısında tebliğnamedeki bu konulara ilişkin bozma düşüncelerine katılanmamıştır.Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Onaysız nüfus kaydının hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 209. maddesine aykırı davranılması,2-Soruşturma aşamasındaki ifadesinde, tutanağa konu evde imam nikahlı eşi R.. K.. ile birlikte oturduğunu, Resul’ un borçları nedeniyle evi terk etikten sonra eve gelip gittiğini söyleyen sanığa, sorgusu sırasında bu hususların sorulmamış olması, sanığın temyiz dilekçesinde de elektrik ve su işleriyle Resul’ un ilgilendiğini ileri sürmesi karşısında; sanığın R.. K.. ile yaşayıp yaşamadığı, evin elektrik ve diğer giderlerinin kimin tarafından karşılandığı sanıktan da sorulup araştırılarak, ismi geçen R..K.. ve sanığın abisi olan ev sahibi H.. Y.. tanık olarak dinlenip, suçun işlenmesinde menfaati olan kişi tespit edilerek, gerekirse Resul Karakaş hakkında ek iddianame ile kamu davası açılması sağlanıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken bu araştırmalar yapılmadan; eksik soruşturma ve inceleme ile yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA,UYAP üzerinden yapılan sorgulamada bu suç nedeniyle hükümlü olduğu anlaşılan sanığın, bozmanın niteliğine göre başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadığı takdirde bu suçtan TAHLİYESİNE, bu hususta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 23/03/2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.