MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını ihlal, başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmakHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü:1- Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin karar, sözü edilen fıkraya 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile eklenen son cümleye göre, durma kararı niteliğinde olup itiraz kanun yoluna tabi olduğundan ve CMK'nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda ya da merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağından, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinin itiraz olarak kabulü ile mahallinde yetkili ve görevli itiraz merciince değerlendirilmesi için dosyanın bu suç yönünden incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na İADESİNE,2- Hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığını ihlal suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazları nedeniyle yapılan incelemede;Tanık ...'nın soruşturma sırasında alınan beyanında, sanığın takip sırasında bir ara gözden kaybolduğunu, halk eğitim binasının bahçesinde onu göremediğini, binanın arka tarafına doğru kaçtığını belirtmesi ve gerek sanığın gerekse suça konu altınların polis tarafından yapılan araştırmalar sonucu bulunması karşısında, kesintisiz takip olmadığından hırsızlık eyleminin tamamlanmış olduğu gözetilmeyip, teşebbüs hükümlerinin uygulanması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükümlerin istem gibi ONANMASINA, 3- Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;Yakalandığında, kardeşi ...'ya ait kimliği ibraz ettiği anlaşılan sanığın, bu şekildeki eyleminin, TCK'nın 268/1. maddesi yollaması ile aynı Yasa'nın 267/1. maddesi kapsamında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçundan hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle istem gibi BOZULMASINA, yeniden kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 04.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.