Tebliğname No : 4 - 2009/259942MAHKEMESİ : Ankara 23. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 05/02/2009NUMARASI : 2008/639 (E) ve 2009/102 (K)SUÇ : Görevliye hakaret Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanık hakkında 765 Sayılı TCK'nun 266/1. maddesince hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezanın 647 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrası uyarınca para cezasına çevrilmesi ve aynı kanun maddesinin 4. fıkrasında, uygulamada asıl mahkumiyetin bu madde hükümlerine göre çevrilen para cezası veya tedbir olduğunun, ancak bu madde hükümlerinin uygulanmasının, kanun yoluna başvurmada engel teşkil etmeyeceğinin belirtilmesi karşısında, hükmün temyizi mümkün olduğundan temyiz talebinin reddine dair 2008/639 sayılı 09.02.2009 tarihli ek karar kaldırılarak yapılan incelemede;765 sayılı TCK.nun 266/1.maddesinde öngörülen adli para cezasının suç tarihindeki alt ve üst sınırlarının 5252 Sayılı Türk Ceza Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 5/2. maddesine göre 440,00 TL olduğu gözetilmeden 400 TL'ye hükmedilerek eksik ceza tayini ile görev esnasında suç işleyen memur sanık hakkında ceza tertip edilirken 765 Sayılı TCK'nun 251. maddesinin uygulanmaması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Bozma sonrası yapılan yargılamaya ve dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Sanık “sabıkasız oluşu, geçmişteki hali ile suç işleme hususundaki eğilimleri dikkate alınarak cezasının ertelenmesi halinde ileride suç işlemekten çekineceği yolunda oluşan kanaat” lehine değerlendirilerek cezanın 647 Sayılı Yasanın 6. Maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği halde, aynı ölçütler bu sefer sanık aleyhine gerekçe gösterilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, suretiyle gerekçelerde çelişke yaratılması, 2- Mahkemece dinlenilen tanık H. U. yeminli beyanında “sanığın telefonla görüştüğü kişiye ısrarla görevini hatırlattığını, hakaret ettiğini duymadığı” ifade etmesi, sanığın katılan ile telefon konuşması sırasında tanığın odada olduğunu diğer tanıklar S.A..ve H.T.da doğrulaması karşısında, tanık H. beyanlarına hangi gerekçe ile itibar edilmediği tartışılmadan ve iddiayı doğrular tanık H.K.anlatımı ile tanık Hasan'ın anlatımı arasında çelişki giderilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 03/04/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.