Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8012 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 42362 - Esas Yıl 2009





Tebliğname No : 2 - 2008/12274MAHKEMESİ : Uzunköprü Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 30/07/2007NUMARASI : 2007/267SUÇ : Kasten yaralama Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanık C.. P..'nın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan, 5271 sayılı CYY’nın 231/6.maddesinin (a) bendinde yazılı “kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunma” nesnel koşulunun bulunmaması nedeniyle, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede; Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun oluşan kanaat ve takdirine göre, sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirinin ne şekilde uygulanacağı, süresi ve bu hususta karar verecek merci 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 108. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin 5. fıkrası ile tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde koşullu salıvermeye ilişkin hükümlerin uygulanacağının belirtilmesi karşısında, denetimli serbestlik tedbirinin süresinin infaz aşamasında 5275 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca belirlenmesinin gerektiği gözetilerek 5237 sayılı TCK.nun 58. maddesinin 7. fıkrası gereğince hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağının belirtilmesiyle yetinilmesi gerekirken infazı kısıtlar biçimde cezanın infazından sonra sanık C.. P.. hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi, 2-Sanık C.. P.. hakkında hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezanın, 5237 Sayılı TCK.nun 51.maddesi uyarınca ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilip edilmediği ile suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemeye kanaat gelip gelmediği hususlarının değerlendirilmesi gerektiği ve geçmişteki para cezasından ibaret sabıkasının da ertelemeye engel teşkil etmediği gözetilmeden, sanığın sabıkalı oluşu, tekerrüre esas sabıkasının olması, suç işleme eğilimi itibariyle yasa ve nizam anlayışı nazara alınarak cezanın ertelenmesi halinde bir daha suç işlemekten çekineceğine dair mahkemede olumlu kanaat oluşmadığı şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile hükmolunan cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi, 3-5237 sayılı TCK’nun 58.maddesinin 3.fıkrasında “tekerrür halinde sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezasıyla adli para cezası öngörülmüşse hapis cezasına hükmolunacağı” ve aynı Kanunun 50.maddesinin 2.fıkrasında ise, “suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde hapis cezasına hükmedilmişse bu cezanın artık adli para cezasına çevrilemeyeceği” düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; sanık C.. P.. hakkında mükerrir olması nedeniyle uygulanan maddede seçenek olarak öngörülen yaptırımlardan hakimin tercih hakkı bulunmadığından zorunlu olarak hapis cezasına hükmedilmiş olması karşısında, bu cezanın, koşulların bulunması durumunda aynı Kanun’un 50/1.maddesinde yazılı seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Ancak; 5237 sayılı TCK’nun 50/2.maddesine göre, uygulanan maddede hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörülmesi ve zorunluluk olmaksızın hapis cezasının mahkemece tercih edilmesi halinde bu durumda artık hapis cezası adli para cezasına çevrilemeyecektir. Açıklanan nedenlerle, sanık C.. P.. hakkındaki somut olayda seçenekli cezalardan kısa süreli hapis cezasına tekerrür nedeniyle zorunlu olarak hükmedildiğinden, bu cezanın yasada aranan diğer koşullar bulunduğunda adli para cezası ya da önlemlerden birine çevrilmesine yasal bir engel bulunmadığı halde yasal engel bulunduğu belirtilerek bu durum değerlendirilmeden tayin olunan kısa süreli hapis cezasının, para cezasına çevrilmesine yer olmadığına karar verilmesi, 4-5237 Sayılı TCK.nun 61/9.maddesinde belirtilen adli para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az, üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz şeklindeki düzenlemenin suç tarihinden sonra 19.12.2006 tarihinde 5560 Sayılı kanunla yürürlüğe girdiği, suç tarihinde ise 5237 Sayılı TCK.nun 52/1.maddesi uyarınca temel adli para cezasının alt sınırının 5 gün olduğu gözetilmeden, hükmün gerekçe kısmında temel cezanın alt sınırdan verildiği belirtilmek suretiyle, seçimlik hapis cezasının alt sınırına eşit bir uygulama yapılmak suretiyle sanık P.P. hakkında fazla ceza tayini,5-08.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa’nın 562.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMY’nın 231. maddesi uyarınca ve bu maddenin 6.fıkrasına 25.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 Sayılı Yasanın 7.maddesi ile eklenen cümle de gözetilerek; hükmolunan cezanın tür ve süresine göre sanık P. P. hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 18.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.