Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7930 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 27232 - Esas Yıl 2011





Tebliğname No : 2 - 2008/226105MAHKEMESİ : Alanya 2. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 28/02/2008NUMARASI : 2007/389 (E) ve 2008/228 (K)SUÇ : Hakaret Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Oluşa göre sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir durum söz konusu olmadığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak olunmamış, sanık hakkında, 5237 sayılı TCK'nun 125/3-a, 125/4 maddeleri uyarınca belirlenen 1 yıl 2 ay hapis cezası aynı kanunun 62. maddesi uyarınca indirilirken 11 ay 20 gün yerine, 11 ay şeklinde hesaplanarak sonuç olarak eksik ceza tayini karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak 1-Ceza yasasında, hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü durumlarda mahkemece, öncelikle hapis ya da adli para cezasının neden seçildiğine ilişkin yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeli, daha sonra ise alt ve üst sınırları arasında yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek temel ceza belirlenmelidir. Somut olayda sanığa yüklenen suç kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu olup, hakaret suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK.nun 125/1. maddesinde hapis ve adli para cezası olarak öngörülen seçenekli yaptırım, aynı maddenin 3-a fıkrasında yer alan görevliye hakaret suçunu da kapsadığından, kamu görevlisine karşı hakaret suçundan, seçenekli yaptırımlardan neden hapis ya da adli para cezasına hükmedildiğinin yasal ve yeterli gerekçesi gösterilip, daha sonra hükmedilen hapis ya da adli para cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesinde yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi gerekirken, yalnızca hapis cezasının alt ve üst sınırları arasında temel cezanın belirlenmesine ilişkin gerekçe gösterilmesi, 2- Kabule göre de, a) Suç için, yasada, kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza (hapis cezası) ve para cezası seçenekli olarak öngörülmüş olup da, mahkemece özgürlüğü bağlayıcı cezaya (hapis cezasına) hükmedilmişse, bu ceza artık adli para cezasına çevrilemez (Yeni TCK.m.50/2). Bu durumda, yasada yalnızca adli para cezasına çevrilemeyeceği belirtildiği için, önlemlere çevrilebilir. TCK'nun 125/3-a maddesindeki suç tanımında, hapis cezası ile adli para cezası seçenekli olarak öngörülmüştür. Mahkemece hapis cezasına hükmedilmesine karşın, bu cezanın artık adli para cezasına çevrilemeyeceği gözetilmeden, hapis cezasının adli para cezasına dönüştürülmesi suretiyle aynı Yasanın 50/2.maddesine aykırı davranılması, b)Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 - 2009/13 sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde nazara alınacak zararın maddi zarar olduğu, manevi zararı kapsamadığı, katılanın maddi tazminat istemi bulunmadığı gibi dosyaya yansıyan maddi bir zararının da belirlenemediği ve sanığın sabıkasının da bulunmadığı gözetilerek; 5271 sayılı CMK’ nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendi uyarınca, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda oluşacak kanaate göre hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılamayacağına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden; “müdahilin sanıktan şikayetçi olduğu, suçun işlenmesi ile müdahilin uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerektiği, bu şartın gerçekleşmediği” şeklinde, yasal olmayan gerekçeyle sanık hakkında aynı kanunun 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, 11/04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.