Tebliğname No : 2 - 2012/113099MAHKEMESİ : Akkuş Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 18/01/2012NUMARASI : 2011/51 (E) ve 2012/10 (K)SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar görmüş bulunan ve şikayetçi olduğunu duruşma sırasında bildirerek, davaya katılmak isteyen müştekinin katılma talebi konusunda karar verilmemişse de, müştekinin hükmü temyiz ederek katılma iradesini açıkça ortaya koyması nedeniyle 5271 sayılı CMK.nun 237/2.maddesi uyarınca katılmasına karar verilerek yapılan incelemede; Dosya kapsamına göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; Sanığın yakınana ait Kındıra Yaylasındaki evinin alt katında bulunan ahırının kilidini kırarak 40 adet inşaat tahtasını sökerek çaldığını ileri sürülmesi, sanığın yüklenen suçu kabul etmeyerek yakınanın daha önce ortakçılık yaptığı Recai ’ ya ait tarlanın bu şahıs tarafından Ahmet ’ a satılması sonrası Ahmet ’ un tarlayı kendisine kiraladığını sanığın bu durumu hazmedemediğini ve kendisine iftira attığını, sözkonusu tahtaların inşaatını yapan S.. A..’ e ait olduğunu savunması, tanık S.. A..’ in sanığın savunması doğrulayarak kalıp ustası olduğunu, kardeşi olan sanığın ev inşaatını yaptığını suça konu tahtaların kendisine ait olduğunu beyan etmesi, 20.09.2011 tarihli olay yeri tesbit tutanağında “olayın Asım isimli şahsa ait arazide meydana geldiğinin yakınanın bu şahsa ait araziyi kiralayarak üzerine baraka yaparak burada yaşadığının ancak yeni bir arazi alarak barakayı sökerek yeni aldığı araziye taşımak isterken tahtaların bir kısmını sökmesi sonrasında sanığın gelerek tahtaları söktüğünü yakınana beyan ettiğinin belirtilmesi, yine Jandarma tarafından düzenlenen 14.06.2011 tarihli tutanakta olayın geçtiği Kurtboğazı Köyü Kındıra yaylasında yakınanın tanınmadığının yakınana ait bir evin bulunmadığının belirtilmesi karşısında; Olay hakkında bilgileri olduğu anlaşılan tanıklar Recai , Ahmet ve Asım’nin dinlenilmeleri, yakınanın soruşturma evresinde ahırının kilidinin kırılmasından bahsetmemesi de gözetilerek, yakınan ve tanık anlatımları arasındaki çelişkilerin giderilmeye çalışılması giderilemediği takdirde yöntemince irdelenerek hangisinin hangi nedenle üstün tutulduğunun gösterilmesi, yakınanın olay tarihinde olayın gerçekleştiği yaylada belirtilen şekilde evi ve ahırı bulunup bulunmadığının kolluk tarafından yeniden araştırılması, sonucuna göre tüm kanıtlar birlikte tartışılıp değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; 5237 sayılı Yasanın 145. maddesinde tanımlanan “değerin azlığının” yeni yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın kastı da gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alma olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerekiyorsa ceza vermekten vazgeçilebileceği ölçüdeki düşük değerler esas alınmak, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanmak koşuluyla uygulanabileceği düşünülmeden, somut olayda sanığın teşebbüs aşamasında kalan eylemi hakkında, koşulları bulunmadığı halde, bu maddeye düzenleme amacının dışında yorumlar getirilerek anılan madde uyarınca cezadan indirim yapılması, Bozmayı gerektirmiş, katılan, sanık, o yer ve Üst Cumhuriyet Savcılarının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 20.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.