Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7517 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 26589 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını bozma, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Dosya içerisindeki olay yeri inceleme raporuna göre; olayın Yüksek İhtisas Hastanesi 3. katında bulunan nöbetçi hemşire odasında meydana geldiği, odanın iki ofisten oluştuğu, soyunma odası olarak kullanılan bölümün girişe göre sol karşıda bulunan ahşap dolap kapağının açık olduğu, kapağı sabitleyen kilidin dilinin dışarda bulunduğu, dolap içinde fermuarı açık çanta olduğunun görüldüğünün belirtilmesi, yine oda girişini görüntüleyen kamera kayıtları birlikte değerlendirildiğinde, girilmesi mutad olmayan suça konu yere ilişkin işyeri dokunulmazlığını bozma suçundan mahkumiyete dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki 2 no’lu bozma düşüncesine katılınmamış, Sanığın adli sicil kaydında yer alan ...Asiye Ceza Mahkemesinin 10/01/2008 gün ve 2007/542 - 2008/14 sayılı ve 07/02/2008’de kesinleşerek, 15/03/2012’de infaz edilen TCK’nın 142/1-b maddesine uyan hırsızlık suçundan 3 yıl hapis cezasına ilişkin ilamı yerine, daha hafif cezayı içeren ... Asliye Ceza Mahkemesinin 27/12/2011 gün ve 2011/381-739 sayılı hırsızlık suçundan 1 yıl 8 ay ve işyeri dokunulmazlığını bozma suçundan 5 ay hapis cezasını içeren ilamı tekerrüre esas alınarak sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve buna bağlı olarak denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi, ayrıca mükerrirliğe esas alınan ilamda da TCK’nın 58. maddesinin uygulanmış olması nedeniyle sanığın ikinci kez mükerrir sayılması gerekirken, mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi ile yetinilmesi karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-10/07/2012 tarihli oturumda tahliyesine karar verilen sanık hakkında ... E Tipi Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 10/07/2012 tarihli yazısında, sanığın başka suçtan hükümlü bulunduğu için serbest bırakılmadığının belirtildiği, UYAP’tan yapılan sorgulamada da sanığın hüküm tarihinde ... Açık Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğunun anlaşılması karşısında; duruşmadan bağışık tutulma talebi sorulmayan sanığın hükmün tefhim olunduğu oturumda hazır bulundurulmadan yokluğunda yargılama yapılarak hükümlülüğüne karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 196. maddesine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması,2-Sanığın, hırsızlık suçundan yürütülen soruşturma kapsamında eşgal bilgilerine uygun olması nedeniyle yakalandığında kolluk görevlilerine kendisini “...” olarak tanıttığının anlaşılması karşısında; beyan ettiği kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olması halinde eyleminin TCK’nın 268/1. maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 267. maddesi kapsamında düzenlenen iftira; bildirdiği kimlik bilgilerinin gerçekte var olmayan hayali bir kişiye ait olduğunun anlaşılması halinde ise, anılan Kanun'un 206/1. maddesi kapsamında "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunun oluşacağı gözetilerek, kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olup olmadığına dair herhangi bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,3-Sanık hakkında mükerrirliğe esas alınan ... Asliye Ceza Mahkemesinin 27/12/2011 gün ve 2011/381-739 sayılı ilamında iki ayrı suçtan hükümlülük kararı bulunması karşısında; 5275 sayılı Kanun’un 108/2. maddesi dikkate alınarak, en ağır cezaya ilişkin hükümlülüğün mükerrirliğe esas alınması gerektiğinin gözetilmemesi, ayrıca tekerrüre esas alınan ilamın ... Asliye Ceza Mahkemesine ait olduğu halde hükümde ... Asliye Ceza Mahkemesi olarak belirtilmesi, 4-Kabule göre de;Hırsızlık suçunun şüphelisi olarak yakalandığı sırada başkasına ait kimlik bilgilerini kullanan sanığın, o kişi ile ilgili soruşturma başlatılmadan önce gerçek kimliğini açıkladığının anlaşılması karşısında, hakkında TCK'nın 269/1. maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 20/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.