Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 648 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 21282 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını bozma, mala zarar vermeHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü:1) Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Mala zarar verme suçundan doğrudan hükmolunan adli para cezasının miktar ve türüne göre; 14/04/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31/03/2011 tarih ve 6217 sayılı Kanun'un 26.maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 2.maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3.000 TL dâhil adli para cezasına mahkumiyet hükmünün temyizi mümkün olmadığından sanığın temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi gereğince istem gibi REDDİNE,2) Sanık hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını bozma suçlarından kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;1) 08.02.2012 tarihli olay, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağına göre sanık ile haklarında ayrıca dava açılan ... ve ...’nin katılana ait ikametten hırsızlık yapıp çıktıktan sonra devriye görevi ifa eden kolluk görevlileri tarafından kesintisiz takip olmaksızın çalılıkların içinde yakalandıkları ve çalılıklar içinde ...’ün yakalandığı noktaya bırakılmış vaziyette 2 adet 50 TL ve bir adet 10 TL’nin ele geçirildiğinin anlaşılması karşısında suçun tamamlandığı gözetilmeden teşebbüs hükümleri uygulanarak eksik ceza tayin edilmesi,2) Katılanın aşamalarda değişmeyen beyanlarında bir yakınına taziye ziyaretine gittiğini, saat 17:00 sıralarında oğlu ...’ü ışıkları yakması için ikametine gönderdiğini, havanın yeni karardığını, akşam namazını kılacağı sırada oğlunun arayıp hırsızlık olayını haber verdiğini söylediği, tanık ...’ün beyanının da aynı yönde olduğu, 08.02.2012 tarihli olay, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağında ise sanık ... ile haklarında ayrıca dava açılan İbrahim ve Yasin’in saat 18:20 sıralarında sanığın oturduğu apartmandan çıktıkları görülerek yakalandıklarının anlatıldığı, suç tarihinde güneşin saat 17:15’te battığı, 5237 sayılı TCK’nın 6/1-e maddesine göre gece vaktinin saat 18:16’da başladığı anlaşılmakla, olayın meydana geldiği saate ilişkin olarak katılan ve tanık beyanı ile 08.02.2010 tarihli tutanak arasındaki çelişki giderildikten sonra sanık hakkında aynı Kanun’un 143. ve 116/4 maddelerinin uygulanması gerektiği halde bu çelişki giderilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 18/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.