Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6104 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 26435 - Esas Yıl 2011





Tebliğname No : 4 - 2008/244846MAHKEMESİ : Menemen 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 10/06/2008NUMARASI : 2006/272 (E) ve 2008/567 (K)SUÇ : Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sabıkasına esas Menemen Asliye Ceza Mahkemesi'ne ait 04.12.2003 tarih, 354-413 sayılı ilamı nedeniyle mükerrir olan sanık hakkında TCK'nın 58.maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezasının infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, karşı temyiz olmadığı için bozma nedeni yapılmamış, dosya kapsamına göre müşteki kamu görevlilerinin sanığa yönelik haksız tahrik içeren bir eylemlerinin bulunmadığı anlaşıldığından ve iddianamede TCK'nın 125/3-a maddesi uyarınca cezalandırılması talep edilen sanığa ek savunma hakkı tanınmadan aynı Kanunun 125/1.maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiş ise de sanığın daha az cezayı gerektiren madde ile cezalandırılması nedeniyle tebliğnamedeki bu hususlara yönelik bozma düşüncelerine katılınmamış, 5237 sayılı TCK'nın 53/1.maddesine göre anılan madde ve fıkrada belirtilen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmanın kasten işlenmiş bir suçtan dolayı verilen hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olması karşısında kararda gösterilmeyen sanığın hangi haklardan ne kadar süreyle yoksun bırakıldığı hususunun infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüş, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Ceza yasasında, hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü durumlarda mahkemece, öncelikle hapis ya da adli para cezasının neden seçildiğine ilişkin yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeli, daha sonra ise alt ve üst sınırları arasında yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek temel ceza belirlenmelidir. Somut olayda sanığa yüklenen suç kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu olup, hakaret suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK'nın 125/1.maddesinde hapis ve adli para cezası olarak öngörülen seçenekli yaptırım, aynı maddenin 3-a fıkrasında yer alan görevliye hakaret suçunu da kapsadığından, kamu görevlisine karşı hakaret suçundan, seçenekli yaptırımlardan neden hapis ya da adli para cezasına hükmedildiğinin yasal ve yeterli gerekçesi gösterilip, daha sonra hükmedilen hapis ya da adli para cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesinde yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi gerekirken, yalnızca hapis cezasının alt ve süt sınırları arasında temel cezanın belirlenmesine ilişkin gerekçe gösterilmesi, 2- Soruşturma evresinde sanık müdafii olarak atanan Avukat Bahadır İnanlı'ya duruşma gününün davetiye ile bildirildiği ve 28.09.2006 tarihli duruşmaya katılan anılan Avukatın sanık müdafii olarak duruşmalara kabulüne karar verildiği, 01.03.2007 tarihli duruşmada ise sanığın savunmasının müdafii huzurunda alındığı, sanık müdafiinin 05.02.2008 tarihli duruşmaya katılamayacağına ilişkin mazeret dilekçesi üzerine mazeretinin kabulü ile duruşma gününü kalemden öğrenmesine karar verildiği ve yokluğunda 10.06.2006 tarihinde duruşma yapılarak karar verildiği anlaşılmakta ise de; CYY da tarafların duruşmaya çağrılmalarına ilişkin usulü düzenleyen 175 ve devamı maddelerinde duruşma gününün kalemden öğrenilmesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı ve mazereti kabul edilen sanık müdafiine yeni duruşma gününün davetiye ile bildirilmesi gerektiği gözetilmeyerek yokluğunda duruşma yapılarak sanığın savunma hakkının kısıtlanması, 3- Sanığın eylemi kamu görevlisine karşı görevinden dolayı ve aleni yerde işlediği halde TCK'nın 125/3-a ve 125/4.maddeleri yerine yazılı şekilde cezalandırılması, 4- Sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile delil olarak kullanılan tutanak ve raporları okunmayarak CYY'nın 209/1.maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nun 326/son maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine, 25/03/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.