Tebliğname No : 6 - 2006/313043MAHKEMESİ : Elbistan 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 28/09/2006NUMARASI : 2006/381SUÇ : HırsızlıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan, 5271 sayılı CMK’nun 231/6. maddesinin (a) bendinde yazılı “kasıtlı bir suçtan mahkum olmama” koşulunun bulunmaması nedeniyle, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede; 5237 sayılı kanunun 145. maddesinin 765 sayılı TCK’nun 522. maddesinin karşılığı olmadığı ve cezadan indirim yapması dışında bir benzerliğinin olmadığı ve olayda 5237 sayılı kanunun 145. maddesinin uygulanma koşulları bulunmamasına rağmen uygulama yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Sanığın sorgusunun yapıldığı ve Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki mütalaasını da içeren 28.09.2006 tarihli duruşma tutanağının 1. sayfasının hakim tarafından imzalanmaması suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 219/1. maddesine aykırı davranılması,2-5237 Sayılı TCK.nun 58/6. maddesinde tekerrür halinde hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirileceği ve ayrıca mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı öngörülmektedir. Aynı yasanın 7.fıkrası uyarınca da hükümlük kararında bu durumun belirtilmesi gerekmektedir. Mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin yer aldığı 5275 Sayılı Kanunun 108. maddesinde ise, yalnızca mükerrirler hakkında tayin olunan özgürlüğü bağlayıcı ceza olan hapis cezalarının ne şekilde infaz edileceği belirtilmiş olup, bu maddede adli para cezasının infazı konusunda her hangi bir düzenleme bulunmamaktadır. 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106. maddesinde adli para cezasının infazı düzenlenmiş olup, bu maddede mükerrirler hakkında hükmolunan “adli para cezasının” infazına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.Bu durumda, 5237 Sayılı TCK.nun 58, 5275 Sayılı Kanunun 106 ve 108. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakkında adli para cezasına hükmedildiği için, hükümlülük kararında, mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimlik serbestlik tedbirinin uygulanacağının belirtilemeyeceği, sonucu ortaya çıkmaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle; sanık hakkında hükmolunan cezanın niteliği itibariyle 5237 Sayılı TCK.nun 58. maddesinin 6 ve 7. fıkraları uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimlik serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,3-5237 Sayılı TCK.da geçmişteki para cezalarına dair ilamların aynen infazına yönelik herhangi bir düzenleme bulunmadığı, aynı kanunun 51/7. maddesinde belirtilen ertelenen cezanın aynen infazına dair düzenlemenin ancak hapis cezalarına yönelik olarak kurulan hükümle ilgili olarak uygulanabileceğinin gözetilmeyerek, Elbistan Sulh Ceza Mahkemesinin 17.05.2005 tarih ve 948-410 sayılı ilamı ile 765 sayılı TCK’nun 491/ilk maddesi uyarınca verilip paraya çevrilen, erteli, 660 TL.nin 5237 sayılı TCK’nun 51/7. maddesi gereğince aynen infazına karar verilmesi, 4- Kabule göre de;Mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirinin ne şekilde uygulanacağı, süresi ve bu hususta karar verecek merci 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 108. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin 5. fıkrası ile tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde koşullu salıvermeye ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu nedenlerle denetimli serbestlik tedbirinin süresinin infaz aşamasında 5275 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca belirlenmesinin gerektiği gözetilerek 5237 sayılı TCK.nun 58. maddesinin 7. fıkrası gereğince hükümlü hakkında mükerrilere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağının belirtilmesiyle yetinilmesi gerekirken infazı kısıtlar biçimde bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 24.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.