Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5667 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 26270 - Esas Yıl 2011





Tebliğname No : 2 - 2008/262370MAHKEMESİ : Eskil Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 14/05/2008NUMARASI : 2008/18 (E) ve 2008/38 (K)SUÇ : Hakaret Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Başkaca temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Ceza yasasında,hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü durumlarda mahkemece,öncelikle hapis ya da adli para cezasının neden seçildiğine ilişkin yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeli,daha sonra ise alt ve üst sınırları arasında yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek temel ceza belirlenmelidir. Somut olayda sanığa yüklenen suç kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu olup, hakaret suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK .nun 125/1 maddesinde,hapis ve adli para cezası biçimindeki seçenekli yaptırım,aynı maddenin 3-a fıkrasında yer alan görevliye hakaret suçunu da kapsadığından, kamu görevlisine karşı hakaret suçundan, yasada hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörülmesi nedeniyle, seçenekli yaptırımlardan neden hapis cezasına hükmedildiğinin yasal ve yeterli gerekçesi gösterilip, daha sonra hükmedilen hapis ya da adli para cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesinde yasal ve yeterli gerekçenin gösterilmesi gerekirken, yalnızca hapis cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesine ilişkin gerekçe gösterilmesi, 2-Hakaret eyleminin köy içindeki yolda meydana gelmesi karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 125/4. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, 3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/ 11-250 2009/13 sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde nazara alınacak zararın maddi zarar olduğu, manevi zararı kapsamadığı, olayda katılanların bir tazminat istemi bulunmadığı gibi dosyaya yansıyan bir zararlarının da belirlenemediği, sanığın kasıtlı bir suçtan mahkumiyetinin de bulunmadığının anlaşılması karşısında; sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat ile hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekirken “Suçun işlenmesi ile katılanların veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmediğinden 5728 sayılı Kanunla değişik 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına” biçimindeki, yasal ve dosya içeriğine de uygun olmayan gerekçeyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1 maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK.nun 326/son maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine, 19/03/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.