Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5452 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17088 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : HırsızlıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü:Tebligat işlemlerinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Kanunu’nun 10.maddesine göre tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.Tebligat Kanununun 35.maddesinde kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılan kimseye, adresini değiştirdiği takdirde yeni adresini hemen tebliğ yaptıran kaza merciine bildirme yükümlülüğü getirilmiş, bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağı öngörülmüştür.Tebligat Kanunu’nun 35/2. ve Tüzüğün 55.maddelerine göre tebliğin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için daha önce aynı adrese kanunun gösterdiği usullere göre bir tebligat yapılmış olması gerekmektedir. Aksi halde 35.maddeye göre tebligat yapılması mümkün değildir.Somut olayda sanığın yokluğunda verilen karar, sanığın sorgusu sırasında mahkemeye bildirdiği adresine gönderilmiş, muhatabın adresinden ayrıldığı belirtilerek tebligat evrakının iade edilmesi üzerine aynı adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre, 23.06.2011 tarihinde tebligat yapılmıştır. Bu adreste sanığa daha önce yapılmış herhangi bir tebligat bulunmadığından, 35.maddeye göre yapılan tebligat işlemi de geçersizdir. Geçersiz bu tebligattan sonra, yokluğunda verilen karar sanığın mernis adresinde, 7201 sayılı Kanunun 21/2. maddesine göre usulüne uygun olarak, 15.08.2011 tarihinde tebliğ edilmiş olup, bu tarihten itibaren sanığın süresinde kararı temyiz ettiği belirlenerek yapılan incelemede;Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesinin uygulanmaması, karşı temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.Dosya kapsamına göre diğer temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir. Ancak;5237 sayılı TCK.nun 53/1-c maddesinde belirtilen, velayet hakkından vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri yönünden koşullu salıvermeye kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; sanık hakkında, 5237 sayılı TCK'nın 53/1-c maddesinde öngörülen velayet hakkından vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendi alt soyu üzerindeki yetkileri yönünden koşullu salıvermeye kadar uygulanmasına karar verilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün istem gibi DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.