Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5437 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17197 - Esas Yıl 2015





Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 142/2-d. maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair ....Asliye Ceza (kapatılan..... Asliye Ceza) Mahkemesinin 01/02/2011 tarihli ve 2008/1684 esas, 2011/35 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 24/08/2015 gün ve 2015-E.17125/55094 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/09/2015 gün ve 2015/301334 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;Dosya kapsamına göre,1-Hakkında beraat kararı verilen ....'ın sanık ...'a teşhis yaptırılıp, dosya içerisinde mevcut suça konu eşyaların faturalarının gerçekliğinin araştırıldıktan sonra, fatura adresinde yer alan .....Ticaretin gerçekte olup olmadığı ve faturadaki imzaların sanıklara ait olup olmadığının incelenmesini müteakip sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırmayla sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesinde,2-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:1- (1) nolu kanun yararına bozma talebine yönelik yapılan incelemede ;Kanun yararına bozma yasa yoluna, temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı başvurulabilmesi karşısında, kesin hükmün otoritesinin zedelenmemesi yönünden, hukuka aykırılıkların ciddi boyutlara ulaşması yanında, maddi meseleye ilişkin kanıtların takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağından (1) nolu istemin REDDİNE , 2- (2) nolu kanun yararına bozma talebine yönelik yapılan incelemede ;5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin 24/11/2015 tarihinde hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilen bölüme ilişkin hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (.....) 1 Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen, 01/02/2011 gün ve 2008/1684 E 2011/35 K sayılı kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (d) bendinin verdiği yetkiyle; TCK'nın 53. maddesinin 1- c bendinde belirtilen velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendi alt soyu üzerindeki yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanmasına,hükmün diğer bölümlerinin aynen korunmasına, 24/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.