Tebliğname No : 3 - 2007/169001MAHKEMESİ : Ürgüp Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ : 25/04/2007NUMARASI : 2007/101SUÇ : Kasten yaralama Dosya incelenerek gereği düşünüldü; O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz dilekçesinde hakim havalesi mevcut olmayıp, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilme formundaki 16/05/2007 olan hakim havale tarihi itibariyle temyiz isteği süresinde olduğu belirlenerek ve sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan, 5271 sayılı CMK’nın 231/6. maddesinin (a) bendinde yazılı “kasıtlı bir suçtan mahkum olmama” koşulunun bulunmaması nedeniyle, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;Sanığın adli sicil kaydındaki mahkumiyetleri nedeniyle mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Sanığın savunmasında yeğeni olan U.. A..’ın mağdur sanık İbrahim tarafından dövülmesi üzerine olayın gerçekleştiğini beyan etmesine göre, Uğur’daki yaraların mağdur sanık İbrahim mi yoksa İbrahim’in oğlu Emre tarafından mı meydana getirildiği araştırılarak sonucuna göre san??k Hamit hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle sadece tanık H.. I..’ın beyanına dayanarak sanık hakkında tahrik hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, 2-5237 sayılı TCK’nun 58.maddesinin 3.fıkrasında “tekerrür halinde sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezasıyla adli para cezası birlikte öngörülmüşse hapis cezasına hükmolunacağı” ve aynı Kanunun 50.maddesinin 2.fıkrasında ise, “suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde hapis cezasına hükmedilmişse bu cezanın artık adli para cezasına çevrilemeyeceği” düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; sanık hakkında mükerrir olması nedeniyle uygulanan maddede seçenek olarak öngörülen yaptırımlardan hakimin tercih hakkı bulunmadığından zorunlu olarak hapis cezasına hükmedilmesinin gerekmesi karşısında, bu cezanın, koşulların bulunması durumunda aynı Kanun’un 50/1.maddesinde yazılı seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Ancak; 5237 sayılı TCK’nun 50/2. maddesine göre, uygulanan maddede hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörülmesi ve zorunluluk olmaksızın hapis cezasının mahkemece tercih edilmesi halinde bu durumda artık hapis cezası adli para cezasına çevrilemeyecektir. Açıklanan nedenlerle, somut olayda seçenekli cezalardan kısa süreli hapis cezasına tekerrür nedeniyle zorunlu olarak hükmedildiğinden, bu cezanın yasada aranan diğer koşulların bulunması durumunda adli para cezası ya da önlemlerden birine çevrilmesine yasal bir engel bulunmadığı halde, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının 5237 sayılı TCK’nun 50/2. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmesine kanunen yer olmadığına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ve O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA 16.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.