Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4889 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16752 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Çocuk MahkemesiSUÇ : Hırsızlık, Konut dokunulmazlığını bozma, Mala zarar vermeHÜKÜM : Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; I-Suça sürüklenen çocuk hakkında konut dokunulmazlığını bozma suçundan verilen hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;5271 sayılı CMK’nın 231. maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından ve 5271 sayılı CMK'nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına istem gibi GÖNDERİLMESİNE,II-Suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan verilen hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; Mala zarar verme suçundan doğrudan hükmolunan adli para cezasının miktar ve türüne göre; 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 Sayılı Yasanın 26.maddesi ile 5320 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna eklenen geçici 2.maddede, Bölge Adliye Mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından verilenler hariç olmak üzere sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dahil adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükümlerine karşı temyiz yasa yoluna başvurulamayacağı öngörülmekle, hüküm tarihine göre temyizi mümkün olmadığından, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz isteminin 1412 Sayılı Yasanın 317.maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE,III-Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan verilen hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;Mahkemenin, hırsızlık suçundan hükmedilen temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesine ilişkin gerekçeleri, oluşa ve dosya içeriğine uygun olduğundan tebliğnamedeki bir nolu bozma düşüncesine, suça sürüklenen çocuğun 15-18 yaş grubunda olduğu belirtilerek 1/3 oranında indirim yapılmış olması karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 31/3. maddesi yerine 31/2. maddesi yazılması, mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edildiğinden, tebliğnamedeki iki nolu bozma düşüncesine katılınmamış, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 5320 sayılı Yasanın 13/1. maddesinde, CMK gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafii ve vekile ücret ödeneceği, bu ücretin yargılama giderlerinden sayılacağı, CMK'nın 324. maddesinde yargılama giderlerinin neleri kapsayacağı ve aynı Yasanın 325 maddesinde de, bütün yargılama giderlerinin cezaya ya da güvenlik tedbirine mahkum edilen sanığa yükleneceğinin düzenlenmiş olmasına karşın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/3-c maddesinde, her sanığın kendi kendini savunmaktan başka, kendisinin seçeceği ya da mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanma hakkına da sahip olduğu belirtilmiş ve Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasında usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş uluslararası sözleşmelerin yasa gücünde olduğu, anayasaya aykırılıklarının ileri sürülemeyeceği ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası sözleşmelerle yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası sözleşme hükümlerinin esas alınacağı belirtilmiştir. Anılan maddeye göre, Hakim, uyuşmazlıklarda, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen ulusal yasalarla, uluslararası sözleşmelerin çelişmesi durumunda şüphesiz ki uluslararası sözleşme hükümlerine göre hareket etme durumundadır. Bu açıklamalar ışığında; CMK'nın 150/2. maddesi uyarınca, Baroya yazı yazılarak 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğun savunmasını yapmak üzere zorunlu müdafii görevlendirilmesi nedeniyle, müdafii için ödenen avukatlık ücretinin, dosyadaki bilgilerden mali geliri bulunmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuğa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olduğunun gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 1412 Sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak; bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, hükmün 4. bendinde yer alan “İki avukatlık gideri 454 TL“ yazılı bölümün hüküm fıkrasından çıkartılarak, "yargılama gideri olan 12 TL'nin suça sürüklenen çocuktan tahsiline" karar verilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.