Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Olay günü, dinlenme tesisinde mola veren mağdurun, lavaboya gittiği esnada içerisinde nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, para, çek ve çeşitli kartvizitlerin bulunduğu cüzdanını lavaboda unutması, kısa süre sonra geri döndüğünde cüzdanını bulamaması, aynı lavaboya gelen sanığın suça konu cüzdanı alması, içerisinde bulunan parayı harcaması, çeki tahsil etmek amacıyla bankaya gittiği gün kimliğinin tespit edilerek yakalanması biçiminde gerçekleşen olayda; kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunun hukuki konusunu oluşturan eşyanın kaybedilmiş olmasından söz edebilmek için malın sahibinin eşyanın nerede olduğunu bilmemesi ve eşyanın egemenlik alanından çıkması, dolayısıyla ona sahip olma olanağının kalmamış olmasının arandığının, somut olayda mağdur tarafından suça konu cüzdanının, bıraktığı lavaboda olduğunun bilindiği ve lavabodan ayrıldıktan kısa süre sonra unuttuğu cüzdanını almakiçin döndüğünde cüzdanının yerinde olmadığını fark ettiği, diğer yandan sanığın da elde ettiği cüzdanın, içinde bulunan kimlik ve ehliyet sayesinde mağdura ait olduğunu bildiği anlaşılmakla; sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK.nun 142/1-b maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, eylemin nitelendirilmesinde hataya düşülerek aynı Yasanın 160. maddesinde düzenlenen kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunu oluşturduğu gerekçesiyle şikayet yokluğu nedeniyle düşme kararı karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 24/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.