Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4518 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4290 - Esas Yıl 2013





Hırsızlık malını bilerek kabul etme ve kullanma suçundan sanık ...'un, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 512/1 ve 522/1. maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis ve 272.628.000 Türk lirası ağır para cezaları ile cezalandırılmasına dair BAKIRKÖY 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/04/2004 tarihli ve 2003/192 esas, 2004/3655 sayılı kararının sanık ve Cumhuriyet Savcısının temyizleri üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 05/12/2007 tarihli ve 2005/17497 esas, 2007/13391 karar sayılı ilamıyla bozulmasını müteakip, sanık hakkında yapılan yargılama sonunda, 765 sayılı Kanun'un 512/1 ve 522/1. maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis ve 270,00 yeni Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin aynı Mahkemenin 15/04/2008 tarihli ve 2008/9 esas, 2008/279 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 27/12/2012 gün ve 18913/73701 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/01/2013 gün ve 4273 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;Dosya kapsamına göre, 16/04/2004 tarihli hükmün sanık ve Cumhuriyet savcısının temyizi üzerine lehine bozulduğunun anlaşılması karsısında; 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 326. maddesinin 1-2. fıkralarında yer alan “Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkeme, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar." ve "Sanık veya müdahil ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen durulmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karsı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi durulmaya devam edilerek dava gıyapta bitirilebilir. Ancak sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerekir." şeklindeki düzenlemeler karsısında sanığa bozma ilâmının tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:5320 sayılı Yasanın 8.maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.'nun 326.maddesinin 2.fıkrası uyarınca, bozmanın lehe olması durumunda, ancak davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemesi halinde davanın sanığın gıyabında bitirilebileceği, aksi halde aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması gerektiği gözetilmeden, tensiple davetiye tebliğine karar verilip, tebligat parçası beklenmeden, bozmanın lehe olduğu gerekçesiyle, sanığın dinlenmesinden vazgeçilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görülmekle, (BAKIRKÖY) 10.Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen, 15.04.2008 gün ve 2008/9-279 sayılı kararın 5271 sayılı Ceza muhakemesi Kanununun 309.maddesinin 3.fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4.fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin, yerel mahkemece yerine getirilmesine, 06.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.