Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4510 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 24275 - Esas Yıl 2014





Dosya incelenerek gereği düşünüldü;O yer Cumhuriyet savcısının, suça sürüklenen çocuk lehine hükmü temyiz ettiği belirlenerek yapılan incelemede;Hüküm tarihine kadar yapılan yargılama gideri toplamı, 5271 sayılı CMK'nın 324/4 maddesinde atıfta bulunulan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutar olan 20 TL'den az olduğu halde yargılama giderinin suça sürüklenen çocuktan tahsiline karar verilmiş ise de, hüküm kesinleşinceye kadar yapılacak yargılama giderlerinin de toplam yargılama gideri kapsamında olması nedeniyle hükmün kesinleştiği tarihte suça sürüklenen çocuktan tahsili gereken yargılama giderinin yukarıda açıklanan terkin miktarından az olması halinde Devlet Hazinesi üzerinde bırakılmasının infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;1-Suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuğun 5237 sayılı TCK'nın 31/2. maddesi uyarınca işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususunda uzman hekim raporu alınması gerektiği gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması,2- Suça sürüklenen çocuğun dosya içerisindeki nüfus kaydına göre doğum tarihinin, 15/02/1998 olduğunun ve suç tarihinde 12-15 yaş grubunda bulunduğunun anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuk hakkında ceza tayin olunurken 5237 sayılı TCK'nın 31/2. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, aynı Kanun'un 31/3. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılmak suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi, 3- İddianame ile suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK'nın 31/2. maddesinin uygulanması talebiyle kamu davası açılması karşısında, aynı Kanun'un 31/3. maddesi gereğince uygulama yapılabilmesi için, ek savunma hakkı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 226. maddesine aykırı davranılması,4- Suça sürüklenen çocuğun aşamalarda alınan beyanında, işyerinin kapısının önünde açıkta bulunan bahşiş kutusundan para çaldığını beyan ettiği, müştekinin soruşturma aşamasında alınan beyanında, işyerinin kasa bankosunda bulunan personele ait bahşiş kutusundan para çalındığını belirttiğinin anlaşılması karşısında; mahallinde keşif yapılarak suça konu bahşiş kutusunun bulunduğu yerin, işyeri içerisinde (bina) veya eklentisi niteliğinde bir yer olup olmadığı tespit edilip, sonucuna göre suçun niteliğinin belirlenmesi gerekirken, eksik araştırmayla yazılı biçimde suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın 141/1 maddesine göre hüküm kurulması;5- İşyeri güvenlik kamera kayıtlarına göre, hırsızlık suçunun saat 04.42 sıralarında işlendiği, UYAP'tan alınan güneşin doğuş ve batış çizelgesine göre yaz saati uygulaması da dikkate alındığında, suç tarihinde gece vaktinin saat 04.44'te sona erdiği ve hırsızlık suçunun gece vakti işlendiğinin anlaşılması karşısında, suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK'nın 143. maddesinin uygulanmaması, 6- Gerekçeli karar başlığında, suçun işlendiği tarihin 22/08/2012 yerine 22/08/2013 olarak yazılması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafii ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 14/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.