Tebliğname No : 2 - 2009/15951MAHKEMESİ : Şişli 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 09/07/2008NUMARASI : 2006/821 (E) ve 2008/1044 (K)SUÇ : Elektrik enerjisi hırsızlığı Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu ve katılan kuruma kaçak elektrik bedelini ödemediği anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan, 5271 sayılı CMK.nun 231/6. maddesinin (a) ve (c bentlerinde yazılı “kasıtlı bir suçtan mahkum olmama” ve “ suçun işlenmesiyle mağdurun uğradığı zararın tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” koşullarının bulunmaması nedeniyle,sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğinden, kararda bu hususun tartışılmaması bozma nedeni yapılmamış, 5237 Sayılı TCK.nun 7. ve 5252 Sayılı Kanunun 9. maddeleri uyarınca sanığın elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan eylemine uyan 765 sayılı TCK ve 647 Sayılı Kanun hükümleri ile 5237 sayılı TCK.nun hükümleri değerlendirildiğinde, 765 sayılı TCK. hükümlerinin sanık lehine olduğu açıkça anlaşıldığından tebliğnamedeki bu hususa değinen 2 numaralı bozma görüşüne iştirak edilmemiş, Dosya içeriğine göre, sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1)-Sanığın, aşamalardaki savunmalarında; sayaçsız olarak kaçak elektrik kullanıldığı iddiasıyla tutanak düzenlenen suça konu işyerinin babası ile amcasının ortak mülkiyetinde olduğunu, burayı kendisinin işletmediğini, suça konu yerde marangozluk yapan kiracıların kısa bir süre önce işyerini boşaltıp gittiklerini, olay günü işyerinin üzerindeki evlerinde iken B.. B.. görevlilerinin geldiğini, dükkana kim bakıyor diye sormaları üzerine kendisinin işyerini gösterdiğini, olayla bir ilgisinin olmadığını beyan ederek suçu kabul etmemesi karşısında; tutanak tanıkları dinlenip, vergi dairesine, belediye başkanlığına yazı yazılarak ve zabıta aracılığı ile araştırılarak suç tarihi ve öncesinde suça konu işyerinin sanık tarafından işletilip işletilmediği tespit edilip sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken bu husus araştırılmadan eksik kovuşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, 2)-Kabule göre de; a)-Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141, 5271 sayılı CMK.nun 34/1., 230. ve 1412 sayılı CMUK.nun 308/7. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yargıtay’ın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi,mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi,hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi,ulaşılan kanaat ve delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği gözetilmeden gerekçesiz karar verilmesi, b)- Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin 15. maddesi uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 21.03.2003 tarih ve 122 sayılı Enerji Piyasası Kurulu Kararı ekinde belirtilen Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımı ile Güvence Bedellerinin Heasplanması ve Güncelleştirilmesine İlişkin Esasların Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına İlişkin Ortak Hükümler Başlıklı 1. maddesinin (b) ve (c) bentleri uyarınca kaçak kullanılan elektrik miktarının suç tarihindeki normal tarifeye göre, cezasız ve vergisiz değeri uzman bilirkişiye hesaplattırılıp, 765 sayılı TCK'nun 522/1. maddesinin uygulanmasında tespit edilen bu değer esas alınması gerekirken, bilirkişi tarafından suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 622 sayılı Enerji Piyasası Kurulu Kararına göre hesaplanan kaçak kullanılan elektriğin normal tarifeye göre vergisiz ve cezasız değeri olan 1,674,48 TL'nin de suç tarihindeki paranın satın alma gücü ve ekonomik koşullara göre normal kabul edilmesi gerektiği de gözetilmeden pek hafif kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması, c)-Sanık hakkında hükmolunan hapis cezası 647 Sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmemesi, d)-Sanığın adli sicil kaydında gösterilen mahkumiyetlerine ilişkin ilamların kesinleşme ve infaz tarihlerini içeren onaylı suretleri mahkemelerinden getirtilerek tekerrüre esas alınıp alınamayacaklarının araştırılması gerektiğinin gözetilmemesi, e)-Davada kendisini vekil ile temsil ettiren katılan kurum lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiğinin nazara alınmaması, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 20/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.