Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 314 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 26526 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hakkı Olmayan Yere Tecavüz, HırsızlıkHÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; 1)-24.11.2004 ve 07.01.2005 tarihli iddianamelerde belirtilen hırsızlık ve hakkı olmayan yere tecavüz suçlarıyla ilgili temyiz istemlerinin incelenmesinde;İddianamelerdeki anlatımlara göre sanıkların üzerlerine atılı olan 765 Sayılı TCK’nın 491/1 ve 513/2.maddelerinde düzenlenen hırsızlık ve hakkı olmayan yere tecavüz suçları için öngörülen cezaların türleri ve üst sınırlarına göre, 765 Sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2.maddelerinde öngörülen yedi yıl altı aylık zamanaşımının suç ve inceleme tarihleri arasında gerçekleştiği anlaşılmakla, hükmün BOZULMASINA, 1412 Sayılı CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davasının 5271 Sayılı CMK'nın 223/8.maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,2)-06.09.2006 ve 29.09.2006 tarihli iddianamelerde belirtilen hırsızlık ve hakkı olmayan yere tecavüz suçlarıyla ilgili temyiz istemlerinin incelenmesinde;Sanıkların değişik zamanlarda meradan kum aldıklarının saptandığı olaylarda, 3213 Sayılı Maden Kanunu’nun 5177 Sayılı Kanun ile değişik 2-a maddesinde "inşaat ile yol yapımında kullanılan ve tabiatta doğal olarak bulunan kum ve çakılın” maden olarak kabul edildiği, anılan Kanun’un suç tarihlerinde yürürlükte bulunan 12.maddesinin 5.fıkrasında "...bu şekilde maden çıkartılması ve/veya sevk edilmesi Devlet malına karşı işlenmiş fiil sayılır. Bu fiili işleyenler adli takibat yapılmak üzere ilgili makamlara bildirilir" hükmüne yer verildiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.06.1985 tarih, 1985/8-121 esas ve 1985/385 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere sanıkların mera zemininin altından kum almak şeklinde gerçekleşen eylemlerinin bir bütün olarak hırsızlık suçunu oluşturacağı, ancak suç tarihlerinden sonra 10.06.2010 tarihinde 5995 Sayılı Yasanın 6.maddesi ile 3213 Sayılı Maden Kanunu’nun 12. maddesinin 5. fıkrasının değiştirildiği, buna göre; " ruhsatı olmadan veya başkasına ait ruhsat alanı içerisinde üretim yapıldığının tespiti halinde sevk edilen madene el konulur. Bu fiili işleyenlere, bu fıkra kapsamında üretilmiş olup, el konulan ve el konulma imkanı ortadan kalkmış olan tüm madenin ocak ayı satış bedelinin üç katı tutarında idari para cezası uygulanır..." hükmüne yer verildiği, dolayısıyla söz konusu değişiklik sonrasında sanıkların eylemlerinin suç olmaktan çıkıp sadece idari yaptırımı (para cezasını) gerektirdiği anlaşılmakla; 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu'nun 24.maddesinin "kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idari yaptırım kararı verilir" biçimindeki hükmü karşısında, 5326 Sayılı Kanun’un 20/3.maddesindeki sekiz yıllık zamanaşımı süresi de göz önüne alınarak sanıkların üzerlerine atılı kabahat fiilinden dolayı bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hükümler kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 16.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.