Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 30527 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 34797 - Esas Yıl 2013
Tebliğname No : 2 - 2012/219899MAHKEMESİ : Alanya 4. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 31/05/2012NUMARASI : 2011/427 (E) ve 2012/604 (K)SUÇ : Hırsızlık Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-)Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğünde pişmanlık; “yaptığı bir işin veya davranışın olumsuz sonucunu görerek üzülme, nadim olma” şeklinde tanımlanmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 30.04.2013 gün ve 2012/6-1437 E, 2013/153 K. sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında vurgulandığı gibi; TCK'nın 168.maddesinde yer alan “etkin pişmanlık” hükmünün uygulanabilmesi için, maddede sınırlı bir şekilde sayılan suçların işlenmesi durumunda, failin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı, geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi gerekmektedir. Kanun koyucunun, 5237 sayılı TCK’nun 168. maddesinde “tek başına iade ve tazmine” değil, “pişmanlık sonucu iade ve tazmine” önem verdiği madde ile ilgili meclis komisyonunda yapılan görüşmelerde kullanılan ifadelerden açıkça anlaşılmaktadır. (Adalet Bakanlığı Yayın İşleri Dairesi Başkanlığı, Tutanaklarla Türk Ceza Kanunu, Ankara 2005, s. 616) Bu açıklamaların sonucu olarak; iade ve tazminin cebri icra yoluyla gerçekleştirilmesi, zararın failin rızası hilafına veya ondan habersiz olarak üçüncü kişilerce giderilmesi, failin yakalanmamak için kaçarken atması sonucu eşyanın ele geçirilmesi veya kaçarken yakalanan failin üzerinde ele geçirilmesi gibi hallerde, failin gerçek anlamda bir pişmanlığından söz edilemeyeceğinden, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartları oluşmayacaktır. Buna karşın etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için “mağdurun uğradığı zararın aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” şartı yerine getirilirken duyulan pişmanlığın mutlaka sözle ifade edilmesi zorunluluğu bulunmayıp, söz veya davranış yoluyla da ifade edilmesi olayın özelliğine göre mümkün olabilecektir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Kolluk görevlilerince şüphe üzerine yakalanan sanığın “yakınanın bahçesinden hırsızlık yaptığını” beyan ederek suça konu olan muzları jandarmaya teslim edip, hırsızlık yaptığı bahçenin yerini gösterdiği, yaptığı davranışın olumsuz sonucundan pişmanlık duyduğu, pişmanlığını da fiilden sonraki davranışları ile gösterdiği, bu kapsamda yakınanın suç ile ilgili müracaatından önce çaldığı muzları aynen geri vermek suretiyle yakınanın zararının bir kısmını giderdiğinin ancak dal kırılması nedeniyle verilen zararın giderilmediğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 168/1. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiği gözetilmeden, yasal olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-)Ankara 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.12.2007 tarihli ve 2007/889-998 sayılı ilamının infaz edildiği tarih belirlenerek, incelenen dosyada mağdur A.. B..'a yönelik suçun, yasada belirtilen üç yıllık süre içinde işlenip işlenmediğinin tespit edilmesi ve sonucuna göre 5237 sayılı TCK'nın 58/2-b. maddesi uyarınca sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği düşünülmeden, eksik kovuşturmayla sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 17.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.