MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSuç : Karşılıksız yararlanma, mühür bozmaHÜKÜM : BeraatDosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanık hakkında 20.10.2009 tarihli iddianame ile karşılıksız yararlanma ve mühür bozma suçlarından eylemine uyan TCK'nın 142/1-f, 203/1.maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasında kurum vekilinin 11.01.2010 tarihli dilekçeyle sadece karşılıksız yararlanma suçundan açılan kamu davasına katılma isteminde bulunduğu ve bu suç yönünden davaya katılmasına karar verildiği,mahkemenin 07.06.2010 tarih, 484-294 sayılı kararı ile sanığın her iki suçtan da beraatine karar verdiği, katılan vekilinin ise 08.07.2010 tarihli dilekçe ile sadece karşılıksız yararlanma suçundan verilen hükmü temyizi üzerine Dairemizin 27.07.2012 tarihinde 6352 sayılı yasa uyarınca değerlendirme yapılması amacıyla dosyayı mahalline iade ettiği,iade üzerine mahkemenin 04.03.2013 tarihinde sanığın karşılıksız yararlanma suçundan beraatine karar verdiği ve bu kararın da katılan vekilince temyizi üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmakla;I-Sanık hakkında mühür bozma suçundan verilen hükme yönelik yapılan incelemede;Sanık hakkında mühür bozma suçundan açılan kamu davasından verilen 07.06.2010 tarihli beraat kararına yönelik temyiz istemi bulunmadığı ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşıldığından dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE,II-Sanık hakkında karşılıksız yararlanma suçundan verilen hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;02.07.2012 tarihinde kabul edilip 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki” Kanunun Geçici 2. maddesinin 1. ve 2. fıkrası hükümleri birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, "yapılan değişiklikle amaçlananın bu kapsam dâhilindekisuçlar bakımından kurum zararının ödenmesi halinde, olayın sanık ya da sanıkları hakkında ceza verilmesine yer olmadığı karar verilerek işin esasına girilmesinin önlenmesi" olduğu değerlendirilip, anılan Kanun'un geçici 2. maddesi gereğince; sanığa, “şikâyetçi kurumun bilirkişi tarafından tespit edilen vergi ve cezalardan arındırılmış gerçek zararını gidermesi halinde hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verileceği” hususunda bildirimde bulunulduktan sonra yasal sürenin geçmesi nedeni ile sanığa makul bir süre de tanınıp bu süre beklenilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininin gerekli olduğu gözetilmeden,miktar belirtilmeksizin çıkartılan ödeme ihtaratına dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş,katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA,15.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.